39. Bölüm - Oyun yeni başlıyor!

En başından başla
                                    

“Sana biyaz kızgın gibi, ama sanmıyoyum hala kızgın olduğunu, biyaz kendi kendine kalınca sakinleşiyoy babam. Ama fazla da bekletme deyim kendini affettiy.”

Tamam, affettireyim ama nasıl? Özür dilesem direk tamam affettim demez az çok biliyorum. Peki ya ne yapacağım?

“Sadece gülümsemen yetecektiy.” Diyor Peri camın yanından ayrılıp yanıma gelirken. Onun boyuna iniyorum ve bana sarılması için kollarımı açıyorum. Kollarımı açtığımı görünce adımlarını hızlandırarak yanıma gelip hızla bana sarılıyor. Ona teşekkür edercesine sarılıyorum. En iyi yol belki de budur..

Bir tutam sevgi, bir tutam gülümseme ve bir tutam sıcak bir sarılış.. İşte iki insan arasında ki bağların en sıkı düğümlerinin sırları!

“Seni seviyorum bebeğim, hem de kocaman çok!”

 

“Bende seni seviyoyum oytak, hem de koskocaman çok!”

                                                                      ***

Merdivenlerden hızla çıkıp Kerem’in odasının kapısının önünde duruyorum. Kapısını tıklatmadan önce birkaç sefer nefes egzersizleri yapıyorum. Al ver. Al ver. Al ve son kez ver. Kapısının iki kere tıklattıktan sonra cevap bekliyorum ama gelmiyor. Acaba lavaboda mı? Tam kendi odama doğru yönlenirken banyonun kapısı açılıyor ve ıslak saçlarıyla beraber, altında havluyla bir adet kaslarından su süzülen kas yığını çıkıyor. İstemsiz bir şekilde yutkunduktan sonra başımı hızla yere eğiyorum. E öyle görmeye alışık değilim ki. Utandım! Yüzüm yere eğik bir şekilde konuşmaya başlıyorum;

“Ee Kerem, şey ben seninle konuşmak istiyorum.”

 

“Seni dinliyorum.” diyor, düz, sert ve katı sesiyle. Bu beklediğim ses tonu bile olsa duymak, düşünmekten daha çok üzüyor beni. Ne diyeceğimi konusunda hiçbir fikrim yokken kafam da toparldağım birkaç kelime de uçup gidiyor. Bir ses tonu, bir bakış, bir hareket bir insanı nasıl bu kadar etkileyebilir ki? Bunu düşünmek bir insan için yıllar alabilir belki. Belki de sadece âşıksındır. Cevap bu kadar kısa ve nettir!

“Bu halde mi?” diyorum sesimin titremesini önemsemeyerek.

“Ne varmış halimde?”

 

“Şey bir şey yokta. Neyse üzerini giyin öyle konuşalım.” Diyorum etrafa bakarak

“Konuşulacak ney var ki? Zeynep!”

 

“Kerem bak yapma böyle bugün yılbaşı, kırmayalım birbirimizi.”

 

“Kırmayalım? Zeynep sana sus dedim değil mi ben? Konuşmanın sonunu tahmin ettiğim için konuşma dedim! Dinledin mi peki beni? Yok, Zeynep her zaman kendi bildiğini okur!”

 

“Kendimi kontrol edemedim bir anda, sen de bana Peri konusunda baskı yapıyorsun ve ben ne yapacağımı bilemiyorum. Sen öyle diyince benim de ağzımdan bir anda çıkıverdi..”

Ya Sen Olmasaydın? (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin