Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✴ "Ruhuna saldırmayacaklar, Sen yere düşene kadar..." ✴
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Instagram: e.s.mare Twitter: e_ smare
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Arven gözlerini araladığında kuruyan boğazıyla yutkunmaya çalıştı ama bu ufacık eylem bile canını yakmıştı. Sağ elini kaldırıp boynuna götürdü ve parmak uçları bir kumaşa değdi. Aynı anda yine gelen acıyla yüzünü buruşturdu. Bileği kavrandığında korkuyla kollarını kurtarıp kendini geri çekti. "Hey, hey!" dedi bir ses. Paniklediği için nefesleri sıklaşırken onun Kai olduğunu anladı. "Sakin ol kalpli kız, benim, Kai ama sen aşırı yakışıklı, karizmatik ve aşık olunası Kai de diyebilirsin."
Kendini toparlamaya çalışırken ona herhangi bir şey söyleyemedi ve eli yine acıyla yanan boynuna gitti. Kai yine kolunu yakalayarak onu durdurdu. "Dokunma," dedi yumuşakça. Gözlerini çevirdi ve gri gözlerle buluştu gözbebekleri. Safir'i göreceğini sanırken ufak bir hayal kırıklığı yaşamadı dese yalan olurdu.
Kai bir eli hala onun bileğindeyken diğerini Arven'in göremeyeceği bir yöne uzattı. Gözleri kızın yüzünü buldu yine ve sırıttı ama esneyişi bu sırıtışı bozdu. Saçları darmadağınıktı, kıyafetleri ise kırışmış. Tamamen dağılmış görünüyordu aslında. "Günaydın bu arada," dedi yine o sırıtışı yüzüne oturtarak. "Merak etme, şimdi şifacı meleğin yardımına koşacak."
