Yalnızlığın dehşetini başka şeylerle örtbas etmeye çalışan o adam, uzayan hissizliğini, Tanrı ile umut kırıcı baş başalığında duyuyordu şimdiden.
***
Loş ifade kayıt odasını aydınlatan tek lamba, masanın tam üstündeki cılız beyaz ışıktı. İçeride ise birkaç gündür merkeze gelmesi beklenen o malum şahıs vardı.
Ülkenin ortasına bomba gibi bıraktığı o haberle kayıplara karışan Muhabir Kim Seokjin, nihayet emniyete teşrif edebilmişti.
Müvekkilinin bacak bacak üstünde oturduğu sandalyesinin yanında, ayakta elindeki o deri çantasıyla bekleyen Avukatı ise, Seokjin'in kulağına eğilerek bir şeyler fısıldıyordu odada henüz yalnızken.
Aynı anda kapı açılıp, içeriye bu adam yüzünden tokat yediği için sinirli olduğu herhalinden anlaşılan Dedektif Jeon girmiş, avukatı da fısıldadığı şeye bir son vererek doğrulmuştu.
Jeon, sandalyesini sürte sürte geri çektiği gibi üstüne oturduğunda, bakışlarını karşısındaki adama yükseltmişti. İrisleri, geniş omuzluyu adeta delip geçiyordu sanki.
"Demek ülkeye dönebildiniz Bay Kim." heceleri büyük bir vurguyla çıkıyordu.
Sorgu odasını siyah camın ardından izleyen Komiser Park ve Hwasa, Jeongguk'un bu agrasif tonunun hemen ardından birbirlerine dönmüşlerdi.
"Bence yalnız bırakmamalıydık." dedi Jimin.
Çünkü arkadaşının her ne kadar şiddet yanlısı olmayan disiplinli iyi bir dedektif olduğunu bilse de, kafası attığında da ne derece ileri gidebileceğine daha önce birkaç kere şahit olmuştu.
"Muhabir bunu haketti." Hwasa'nın cevabı netti.
Sonuçta Jeon, o iri kasları boşuna şişirmemişti...
İkisi de camın arkasından yeniden izlemeye koyulduğunda, Kim Seokjin'in kendi kol saatine bakıp ardından da o irite edici lafları sarfedişine bir bir şahit olmak üzereydiler.
"Ah Dedektif... Beni beklettiniz." gözleri saatindeydi.
"Vakit nakittir derler, halbuki dakik bir polis olduğunuzu sanıyordum." dedikten hemen sonra dili damağı kurumuş gibi iri dudaklarını birbirine bastırarak ekledi.
"Çay ya da kahve gibi bir şey yok muydu bu arada?"
Jeon'un kırmızı lekeleri histerik bir gülüşle yana kıvrılmıştı o an.
"Var tabi olmaz olur mu..." Sandalyesinin arkasına yaslanıp yandaki siyah cama doğru dönerek Jimin'in dinlediğini bildiğinden, sanki garsona işaret edercesine el şıklatmıştı birden.
"Komiserim, bize ordan ortaya karışık 6 yıldan 27 yıla kadar ağırlaştırılmış hapis istemi yollayabilir misiniz? Oh, bir de içine iki kaşık da şekerli şey katın... Şey..."
Şimdi ciddileştirdiği o sert ifadesini siyah camdan çekerek masaya yeniden döndüğü gibi, Seokjin'in irislerine kazırcasına iliştirmişti ona.
"İki omurilik kırığı ve birkaç da kemik çıkığı."
"Siz müvekkilimi böyle tehdit edemezsini-"
Dedektif Jeongguk, aynı saniye sakin bir şekilde gömleğinin bilekteki manşet kısımlarını yavaş yavaş katlamaya başladığında, Avukatın sözü de gördüğü o detayla yarıda kesilmişti birden.
Pazularına oturan beyaz gömlekten fışkıran şekilli kasları o an için daha da belli olan adam, belindeki silahın görünmesini sağlandığında, yerinden usul usul kalkıp ellerini önündeki masanın iki yanına koyarak Seokjin'e doğru eğilmiş ve Jimin'in bile uzun süredir o öldürücü tonu duymadığı tınısıyla, "Şimdi..." diye başlamıştı sözlerine ağırca.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Smokescreen を
Fanfiction"Arabanız da sizin gibi öylesine temiz ki, onu feci halde kirletmek istiyorum Dedektif Jeon." - ᴇꜱʀᴀʀᴇɴɢɪᴢ ʙɪʀ ᴄɪɴᴀʏᴇᴛ ᴀʀᴅıɴᴅᴀᴋɪ ɢᴜ̈ɴᴀʜ ᴋᴇᴄ̧ɪꜱɪ ᴠᴇ ꜱᴜᴄ̧ ᴍᴀʜᴀʟɪɴᴅᴇ ʙᴜʟᴜɴᴀɴ ᴛᴀʙʟᴏʏʟᴀ ʙᴀꜱ̧ʟᴀʏᴀɴ ᴛᴜʜᴀꜰ ɪʟɪꜱ̧ᴋɪ... #𝚃𝙰𝙴𝙺𝙾𝙾𝙺 #𝐂𝐫𝐢𝐦𝐢𝐧𝐚𝐥 [01.03.2...