Hafifçe güldü ve tezgahtan indi. Yanıma geldiğinde elimdeki kalın tahta kaşığı sıkıca kavradım. "Buradan gitmeye çok meraklısın anlaşılan." dedi alay ederce. "Senden ne kadar uzağa gidersem o kadar iyi." diye yanıtladım kısık sesle. Homurdanıp "İnan burası senin için en güvenli yer. Sana henüz açıklayamam Midye ama dışarıda kocaman bir tehlike seni bekliyor. Yaşamaman gereken şeyler yaşadın diyelim." dedi kulağıma doğru. Bedenim donduğunda içimdeki korku katlanarak artmıştı. Dışarıda tehlike var ve beni mi bekliyor?

Seni yeniden kandırmaya çalışıyor Amelia. İnanma ona. Neden dışarıda tehlike seni beklesin ki? Hem görmemen gereken ne...

Kendimi teselli için iç sesimin söylediği şey yarım kaldı. Ben bir cinayete tanıklık etmiştim! Adamın o çaresiz yüzü gözümün önüne gelince gözlerim yaşlarla dolmaya, ellerim ve çenem titremeye başlamıştı. Kızını henüz arayıp bulamamıştım bile. Kendimi ihanet etmiş gibi hissederken kaşık elimden düştü. Jared hızla kollarını etrafıma sarıp "Amelia? İyi misin? Ne oldu?" diye soruları peş peşe sıraladı. Beni sırf cinayeti ona anlattığım için kaçırmadı herhalde? Yani umarım.

Belki de beni tamda bu yüzden kaçırmıştı. Cinayeti ona anlattığım için ve korkumu gördüğü için beni güvende tutmak istemişti belki de. Ve bu bana saçma gelecek diye düşünüp nedenini sorduğum zamanlar cevap vermiyordu.

Yok canım daha neler!

Saçma bir düşünceydi bu. Öyle olsa bana 'Benden nefret et.' demezdi ve sürekli kaba davranmazdı. Ayrıca beni Sienna denen kıza sürekli benzetmelerinin de kaçırılmamanda büyük bir yeri olması lazımdı. Yoksa gelen geçen neden "Çok benziyorlar!" desin ki?

Ben düşüncelere dalmışken Jared bana sarılmıştı ve beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Yanaklarımdaki ıslaklığı o an fark ettim. Karşısında savunmasızca ağlıyordum. Bu yaptığımdan dolayı kendimden nefret ettim. Değil gardımı düşürmek resmen fırlatıp atmıştım. Başımı göğsüne bastıran elimin üzerine elimi koydum. Beni yanlış anlayıp elimi tuttu. Başımı göğsünden uzaklaştırdım ve hızla yüzümü ellerimle kuruladım. Başımı hafifçe sallarken "İyiyim ben. Geçti." deyip ona arkamı döndüm. Ocağın altını ne ara söndürdü o?

Yemeğe kaldığım yerden devam ederken bir süre aynı pozisyonda durdu. Kendine gelip yeniden tezgaha oturdu. Bu kez yanımdaki tezgaha oturmuştu. Rahatlamam için telefonundan müzik listesi açıp önüme itti. Bayağı bir şarkı seçip liste yaptım. "Midye'nin İncileri" olan albüm adını görünce kendimi tutamayıp kıkırdadım ve gülümseyerek bana baktığını gördüm. Çalan şarkı beni rahatlatırken makarnayı bırakıp çorbaya başladım. 30 dakika kadar sonra çorba, makarna ve sos hazırdı. Masaya tabak çanak çıkartıp hazırladım. Ardından Jared herkese seslenmek üzere mutfaktan çıktı. Beni de yanında sürükledi. Hala yemeğe bir şey atmamdan korkuyordu.

Çabucak odalara girip "Hadi yemeğe." deyişini koridordan tebessümle izledim. Birlikte mutfağa ineceğimizde Brad odasından çıktı. Banyonun yanındaki oda onundu anlaşılan. Dağınık saçlarını eliyle daha da dağıtarak bize doğru geldi. "Ne yiyeceğiz? Sıkıldım konserve yemek yemekten. Esas evimizi ve düzgün yemekleri özledim ben." dedi.

Pardon?! Esas ev?!

"Çok konuşma ufaklık." dedi Jared hiçte kibar olmayan bir tonda. "Ayrıca bugün konserve yemek filan yemiyoruz." dedim neşeli bir tonda. Ah hadi ama o daha çocuk! Biraz neşeye ihtiyacı var. Garip bakışları yüzümde dolaştıktan sonra Jared'a döndü. Jared ile bakışlarla konuşuyormuş gibi göründükleri kısa zaman diliminden sonra merdivenleri indik. Lisa ve Zoey bizim hemen ardımızdan inmişlerdi. Robin bayağı uykucu anlaşılan.

Masada her yer dolduğunda tencere kapakları açıldı. Mutfağı sımsıcak yemek kokuları doldururken ağzımın sulandığını hissettim. İçimden "Umarım tadı güzel olmuştur. Tuz koymuş muydum ben? Koydum koydum. Tamamdır. Lütfen beğensinler. Lütfen, lütfen, lütfen! Gerçi konserve yemeklerden sonra her şeyi beğenirler herhalde." diye geçirdim. Herkesin ilk tercihi çorba olmuştu. Birkaç yudum aldıktan sonra hayran bakışlar birbirinin yüzünde dolaştı. Memnun mırıltıları duyunca kocaman gülümsedim. Beğenmişlerdi!

"Kim yaptı bunu?" diye soran Zoey'e sessizce baktım. Robin "Sıra bende değildi." dedi. Lisa da çaktırmak istemediğinden "Ben böyle güzel ve özenerek yapmam." dedi. Gizlice bana göz kırpmayı da ihmal etmedi. Bende sessiz durdum. Sonuçta benden nefret ediyordu ama karnı doymadan kimin yemeği yaptığını öğrenirse yemeyi bırakırdı. Hatta mutfağı terk ederdi.

Yemek bittiğinde kimse yerinden kıpırdamadı. Herkesin karnı şişmişti. Benim bile. Jared sandalyesini geri iterken "Amelia. Ellerine sağlık. Çok güzel olmuş." deyip ayaklandı. "A-afiyet olsun." diye karşılık verdim ve salona gitti. Meraklı bakışlar üzerimde dolanırken Lisa zaferle sırıttı. "Ellerine sağlık Amy! Uzun zamandır böyle güzel yemek yemedim." dediğinde fazla övülmemek için "Sadece domates soslu makarna ve çorba. Afiyet olsun." dedim neşeyle. Brad teşekkür edip hızla salona gitti. Brad yanıma gelip "Aferin Huysuz! Yemek yapmakta iyisin. Benim sıralarımı sana devretmeme izin ver." dedi gülümseyerek. "Bakarız. Afiyet olsun." dedim.

Zoey henüz bir şey dememişti. "Yani sen mi yaptın?" diye sordu. Başımı salladım. "Yalnız başına?" diyerek devam ettiğinde yeniden başımı salladım. Hemen "Ama Jared başımda bekledi." dedim. Böylece o da yemekte bir şey olduğundan şüphelenmeyecekti. Gülümseyerek "Fena değilmişsin." dediğinde içimden büyük bir şok yaşasam da dışa vurmadan teşekkür ettim.

Gerçekten gülümsedi mi o?

Eksik KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin