1 - Şaka

5.1K 782 962
                                    

Mother Mother - Burning Pile

Kim Taehyung'dan bahsedeceğim size. Bu normal şartlarda bir sır ama genelde kendimle konuştuğum için öyleymiş gibi davranmıyorum çoğu zaman. Kafamın içinde onun hakkında verip veriştirirken gizli saklı, ayıp mayıp, sır mır yok. Kum saatleri, perili bardak altlıkları, inci küpeli, güzel gülümsemeli Kim Taehyung var. Ne yapayım, elimde değil. Kırıcı biraz fakat pek de bir hoş diğer yandan. 

Kim Taehyung benim ilk aşkım, ergenlik anılarım, dönüp şöyle bir baktığım geçmişim; yastığa başımı koyduğum zaman aklıma gelen geleceğim, yığınla mağlubiyetten yalnızca biri. Evet, kör kütük aşığım ona. Maalesef. Evet, maalesef. 

Kırmızıyı, yeşili, siyahı ve toprak renklerini sever, pembeden ve tonlarından nefret eder. Jazz dinlemekten hoşlanır. Film ayrımı yapmaz, kaliteliyse izler. Sevdiği yazarların kitaplarını tekrar tekrar okur, kişisel gelişim kitaplarınsa kağıt israfı olduğunu savunur. İnci küpelerden, pırlantalı takılardan ve herkese yakışmayacak kıyafetlerden hoşlanır. Alçakgönüllü, sevecen, cömert, koruyup kollamayı seven; zarif, ince düşünceli, çapkın, kurnaz, idealist, kıskanç fakat mezhebi geniş davranan biri.

Kim Taehyung meselesi ben on üç yaşındayken başladı. Kendi aramızda saçma sapan olduğuna dair yeminler edebileceğim bir şeyler hakkında konuşurken aniden tutup öptü beni. Dudağını değdirip çekti falan sanmayın ha sakın. Ta o zamanlardan uçkuruna düşkün bir tip olduğu için bel altını gıdıklayan hiçbir şeyi kolay kolay bırakmazdı -şimdi de öyle tabii.-

Ensemden tutup kendine doğru çekince ilk etapta neye uğradığımı şaşırdım ve bu şaşkınlığın getirdiği alıklıkla herhangi bir şey yapamadım. Zaten onun beni öpmesini de beklemiyordum ne yalan söyleyeyim. Hani ne bileyim, kafa kafaya vereceğiz ve "Dünyanın amına koyacağız kardeşim" diyecek diye beklemiştim ben. O mesafedeyken görebildiğim tek şey olan gözlerine bakmıştım. Göz göze değildik, benim aksime o, dudaklarıma bakıyordu. O mesafedeyken dudaklara da bakılabildiğinden henüz haberim yoktu. 

"Ne yapıyorsun oğlum?" demeye kalmadan kendine bastırdı beni. Serseriliği üstünde olduğundan mıdır, nedendir bilinmez, önce yavaş yavaş sonra epeyi tutkulu bir şekilde öptü. İlk önce bir anlayamadım ne yaptığımızı. Öpüşmenin ne olduğunu biliyordum ama bir başkasının dilinin senin dilinin üzerinde gezinmesi nasıl hissettirir bilmiyordum. Şok, panik, gerginlik; şehvet, sersemlik, korku... Her birini aynı anın içinde ayrı ayrı yaşattı bana, öleceğim sandım. 

Geri çekildiğinde dudakları kıpkırmızıydı ve gülerek bana bakıyordu. 

"Bunu Ahyeon'dan öğrendim." dedi gülerek. "Çok iyi hissettirmiyor mu?" 
"Ahyeon mu?" dedim gözlerimi kırpıştırarak. "O kim?"
"Kız arkadaşım."
"Senin kız arkadaşın mı var?"
"Evet, birkaç tane var."

Anlaşılabileceği üzere hem çapkın hem şerefsiz biriydi Kim Taehyung. Küçükken de öyleydi, şimdi de öyle. Küçüklüğünden bu yana değişen şeyler yalnızca fiziksel özellikleri.

"Taehyung," dedim ona bakarak. "Tuhaf hissediyorum."
"Nasıl tuhaf?" diyerek bana baktı o da.
"Karnım karıncalanıyormuş gibi sanki."

Gözleri gövdemi buldu ve güldü milyonuncu kez daha. "Tahrik olmuşsun." dedi konuya gayet hakimmiş gibi. 
"O ne demek?" diye sordum bilmediğim için.
"Öğreteyim mi?" diyerek yaklaştı biraz.
"Ayıp mı?" dedim haliyle. 
"Ayıp." dedi kafasını sallayarak. 
"Öğretme o zaman."
"Tamam," diyerek geri çekildi. 
"Annem duyarsa çok kızar, bir daha yapma." dedim ona. 
"Tamam," diyerek kafasını salladı bir kez daha.

O günden sonra ne o beni öptü ne de ben bir başkasını. İlk ve son öpücüğüm on beş yaşındaki Kim Taehyung'un dudaklarında, ergenlik eşiğine attığım ilk adımların adında, yalnızca ikimizin bildiği bir ahlaksız bir anının ayakları altındaydı. 

Sence Buna Gülünür Mü?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin