-26-

555 27 1
                                    

Multimedia Tanıtım Videosu ve Deniz  :))

Oy verip yorumlayın lütfen.Sizi seviyorum karanlık ailesi...Çok Çok öptüm :)) 

 ♠

Deniz'den...

Kendimi dizginlemem gerek biliyorum ama olmuyo.Aklıma her an onun kolundaki izler ve nedeni geliyo.Gözlerimde eriyeceği düşüncesi beni benden alıyor.En çokta o bu durumdayken sadece izleyici oluşum bitiriyor beni.Onu kurtaramayacak oluşum.Ne olurdu sanki en başa dönsek ve kimse onu bilmese ama benim olsa gene ama olmuyor işte.Geri dönüşü olmayan bu yolda durmayada izin yok.Pes ettirene kadar devam ediyor ki pes etmek sadece ölüm olarak adlandırılıyor.Tedavi olma şansı olmadığını bilmek kalbimi parçalıyor.Elbet oda normal bir bağımlı gibi tedavi olma şansına sahip ama o normal değil ki.Peşinde o kadar kurt varken onu kapılması için kurtlar sofrasında tek başına bırakmak olur tedavi olması demek.Başımı ellerimin arasına alıp kulaklarımı sıkıca kapadım.Ne yararı olucaktı bilmeden devam ettim.Gerçekler canımı sıkmaktan başka bir boka yaramıyordu ki.Onun yanında olmalıydım.Şu an ise ne yapıyordum.Küçük çocuklar gibi kendimi suçluyordum.Hızlı bir şekilde arabama yöneldim ve asıl olmam gereken yere sürmeye başladım.O kadar hızlı kullanıyordum ki bunu biraz fazla geç fark etsemde yavaşlayıp ezberlediğim sokaklardan geçerek evine ulaştım.İçeri girince ona ne diyeceğimi bilmiyordum.Düşünmekte istemiyorum gerçi.Düşünmeye uhraşmam saçmayken,zaten söylenecek birşey yokken saçmalamak yerine susmalıydım.Susmak belkide ilk kez bir yoldu benim için.Kaçmayı sevmeyen biri için bir kaçış yoluydu.Yavaş adımlarla arabadan indim.Arabayı kilitleyip ayaklarımı sürterek yavaşlamaya çalışırcasına verdiğim çabayla kapıya ilerledim.Bikaç dakika elim zilde durdu.Hala basacak cesaretim yokken çok bulsun geçsin ve bitsin düşüncesiyle zile bastım ve adeta elektrik çarpmışcasına büyük bir hızla elimi çektim.Birkaç dakika beklediğimde hala kapı açılmamıştı ve içeride yaşama belirtisine dair ses gelmiyordu.Acaba bir yeremi gitmişti veya uyuyormuydu.İçimi saran korku ile aceleci bir tavırla elimi cebime daldırıp telefonumu zorlanarak dar kotumdan çıkardım.Rehberde "Adasu" ismini bulduğumda aramaya basıp kulağımı kapıya yasladım.İçerden duyduğum telefon sesi içimdeki korkuyu daha da alevlendirdiğinde bütün gücümle kapıya yüklemdim.İşte o an lanet ettim şu çelik kapılara.Aklıma bahçedeki anahtar gelince hızla arka bahçedeki saksıya yöneldim.Toprağın biraz üstüne serpilmesiyle tamamen kamüfle olan anahtarı bulduğumda kapıya ilerledim.Büyük bir hızla kapıyı açtım ve içeri daldım.Bulunduğum yerden gözüken camın karşısı ilk gözüme çarpan yer olsa da saniyeler içinde göz gezdirdiğim ortamda mutfaktan sıçradığını tahmin ettiğim cam parçaları ile koşarak mutfağa girdim ve işte o an kalbimin sıkıştığını hissettim.Ölmüş olamazdı değilmi.Donduğum yerde dikilmeyi bırakarak hızlı hareketlerle yerdeki kanlar içinde olan bedene eğildim.Telefonumu çıkartıp ambulansın telefon numarasını düşündüm.Beynim durmuştu adeta.Üç tuş bile silinmişti aklımdan.155 miydi Yoksa 112 mi.Ah evet 112!
Titreyen parmaklarımla zar zor üç rakamı çevirdiğimde boğazımda düğüm hissinin verdiği boğuklukla adresi verdim ve kapayıp titrek ellerimin verdiği zorlukla adasuyu kucağıma aldım.Ağzındaki köpükler neydi.Uyuşturucudan mıydı.Beynim durmuştu.Düşünemiyor yada hareket edemiyordum.Ona baktım.Ona birşey olursa ölürdüm.Kucağıma alıp koşarak arabama ilerledim.Onu kaybetme korkusu kalbimi sıkıştırmıştı.O kadar hızlı hareket ediyordum ki arabayı açmam ve onu arkaya yatırıp kendi yerime geçerek sürmeye başlamam saniyelerimi almıştı.

Hastaneye vardığımda arabadan indim. '' Sedye getirin '' 

Kapıyı açıp meleğimi kollarıma çektim.

'' Sedyeye koyun beyfendi '' beynim işlevini yitirmiş ve denileni uyguluyordu.Onu sedyeye bıraktım.Adından sedye harekete geçtiğinde bende peşinden hızlı hareketlerle hastaneye girdim.Ölümle yaşam arasındaki o ince çizgide o değilde ben varmışım gibi hissediyordum.Sahiden öyleydi bir yana.O ölse..Hayır o beni bırakmaz..Yani umarım..Onsuzlukla başa çıkamazdım ki ben.Yanıma koşarak gelen doktoru yeni fark etmiştim.

'' Hasta aşırı dozda uyuşturucu almış.Bu seviyeyi nötürleştirmek için aynı dozda panzehir verdik.Şimdi sadece beklemek zorundayız.Hayati tehlikesi yüksek.24 saat içinde aşırı doz verilen serum uyuşturucu dışında burundan alınan toz hayati tehlikesini arttırmış.Herşeye hazırlıklı olun beyfendi '' 

Son sözlerini duymamıştım.Şu an sadece adasunun tozu kendisinin içtiğine inanmamaya çalışıyordum.Bunu yapmamasını umuyordum.Yaparmıydı..O kendine kıyabilirmiydi.O lanet şeyin adını ağzına bile tiksinerek alırken isteyerek kendine bunu yaparmıydı.Belki de krize girmişti.

' Aşırı dozda ' dediği geldi aklıma.O halde kriz gelmiş olamazdı.Peki ya tozu nerden bulmuştu.Yoksa kendisi mi kullanıyordu.Hiçbirşey bilmiyordu.Kahretsin ki bilmiyordu.Tek bildiği kalbindeki acı be düşünmekten patlamaya hazır kafası iyi değildi.Meleği iyi değildi ve oda iyi olmayacaktı.Ben o iyi olana kadar iyi olmayacaktım.

 ♠

Yazardan...

Zaman kavramını yitirmiş sadece adasunun uyanması umudunu her geçen saniye kaybederek ölylece bekliyorlardı hepsi.Neredeyse 3.gün dolucak olmasına rahmen mer ve deniz hiç uyumadan yoğumbakım ünütesinde geçirmişlerdi zamanlarını.Bünyersi zayıf düşen ada ise hiçbirşeyden habersiz hala uykusuna devam ediyordu.Yaşam tehlikesi hala vardı.Bunu bilen deniz günlerdin harap olmuştu.Mert' te ondan farklı değildi.Selin kendini yıkmış keremin destekleriyle göz yaşarı durmuştu yada tükenmişti.O kadar korkmuşlardı ki adasunun bu halini duyduklarında hepsi bulundukları yeri umursamadan hastaneye gelmişti.Ne mert nede deniz konuşmak ve yemek yemek gibi bir eylemde bulunmamıştı.Deniz zaman durmuş gibi üç gün hiçkimseyle iletişime geçmemiş..Uyumamış hatta bulunduğu duvardan hiç ayrılmamıştı.Kerem onun bu haline sadece susuyordu.İlk başta kendine gel demek istemiş olsa da adasunun yerinde selininde olabiliceği düşüncesi onuda çok üzmüştü.Aralarında muhabbet dahi geçmeyen bir kız olsa da bu durumda olmayı hak etmediğini oradaki herkes gibi oda biliyordu.Denizin babasından haber alıyor ve selinin uyuduğu zamanlarda kısa bir süreliğine ozan şerefsizini arıyordu.Deniz her ne kadar ağzını açmasada onu bulmayı çok istiyordu ve bunu kerem iyi biliyor onun yerine kendisi onu bulmaya çalışıyordu.Deniz doktorların ağzında uyandı kelimesini duymadan yaşadığına dair bir belirti vermek istemiyordu.O uyandığında ise ilk işinin ozanı bulmak olacağını biliyordu.Kalbi acıyordu.Deniz belkide ilk defa bu kadar çaresiz hissediyor ve ikincidefa  bu kızı kaybetme korkusunu yaşıyordu.Kendisi bu kıza nasıl bağlanmıştı böyle.Şaşkındı.Aklında sadece o ve muhteşemliği vardi.

KARANLIKTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin