Yoongi - özel gün mü ne dedi. Evde dinleniyor ve rahatsız edilmek istemiyor. Biz de kendimiz geldik. Merak etmeyin o iyi.

Menajer - emin misiniz ? Taehyung ? Kavga falan mı ettiniz sen niye öyle duruyorsun ?

Kafamı iki yana salladım. Sahte gülümsememle cevap verdim.

- hayır. Sadece karnı falan ağrıyormuş. Uyuyup dinleniyor.

Menajer - peki madem. Ben onu bir ara arar sorarım. Siz de sıkı çalışın. Bu günkü programınız yoğun.

Jin - hyung biz diyoruz ki bu gün yurtta kalalım böylece Hee Ji de kendi kendine vakit geçirir. Sonuçta 7 erkekle birlikte kalıyor. Yapması gereken şeyleri yapamıyorsa yapar hem.

Menajer hepimizi uzun ve ciddiyetle süzdükten sonra kafa sallayıp çıktı. Jimin Çilek'e uydurduğumuz özel gün yalanı hakkında bilgi vermek için mesaj atmıştı. Bunu bana yaptığına hala inanamıyordum. İnanmak istemiyordum. Salakça ama onu hala seviyordum. Videosunu bile atmıştı pislik herif ! Çilek bana yalan söylemişti ! Çilek beni aldatmıştı !

■■■■■■■■

Çilekten

Kalkmalıydım. Yine ayılmıştım. Kalkıp birkaç ilaç almalıydım. Yoksa dayanamazdım. Yoksa ölecektim.

Sol tarafima döndüm. Bütün kanım yerdeydi. Ellerimi zemine koyarak destek almaya çalıştım. Canım hala çok yanıyordu. Yavaş hareketlerle yerden kalktım. Etraftaki şeylerden destek alıyordum. Ellerimi lavabonun kenarına dayadım. Suyu açıp ellerimi ve yüzümü yıkamaya çalıştım. Epey zor olmuştu ama başarmıştım. Ağzımı da iyice çalkalayıp duvardan destek ala ala masama yaklaştım. İlaçlarım çekmecedeydi. Hemen içmem gerekenleri alıp yine sağa sola tutunarak mutfağa indim.

İlaçlarımı olabildiğince hızla içmiştim. Telefonum sabahtan beri mutfaktaydı. Hayatımın kesinlikle en zor günlerinden birisi de buydu. Telefonuma uzanıp açtım. Jimin'den iki mesaj , menajerden de 8 arama ve 4 mesaj vardı.

Jimin'in mesajını okuyup menajerinkini açtım. Uyanınca onu aramamı istemişti. Üyelerin de yurtta kalacağını yazmıştı. Telefonu kapatıp masanın üzerine koydum. Oldukça zor , dolayısıyla yavaş hareket ediyordum.

Mu'ya da yemesi için mamasını ve suyunu hazırladım. Beyaz tişörtüm artık kıpkırmızıydı. Odama dönüp siyah ceketimi giyip , şapkamı ve maskemi taktım. Dolaptan sırt çantamı ve kendi evimin anahtarlarını almıştım. Sırt çantamda işime yarayacak şeyler vardı. Gitmeliydim.

Telefonumu ve Mu'yu orda bırakarak yavaşça yürümeye devam ettim. Güvenikler yüzümü falan görmüyordu. Büyük ihtimalle diğer üyelerin yanına gittiğimi düşünüyorlardı. Takmayarak farklı taraflardan yoluma devam ettim. Eğer menajer onları arayıp sorarsa çıktığımı söylerlerdi. Böylece biraz da olsa zaman kazanabilirdim.

Eve geldiğimde kapıyı iyice kilitlemiştim. Menajerde yedek anahtar vardı. Girmesini istemiyordum bu yüzden iç kilitleri de kilitlemiştim.

Odama gittim. Olduğu gibi duruyordu. Bu mevsime rağmen ev biraz soğuktu. Gerçi ben donuyordum. Bedenimde kan kalmamıştı nerdeyse , vücut ısımın bu kadar düşmesi normaldi.

Yorganı açtım. Doktora gitmeliydim ama yorulmuştum. Hiçbir şeye gücüm kalmamıştı. Hem ilaçlar beni biraz daha götürürdü. Sabaha çıkamazdım belki ama birkaç saat dinlenip gücümü toplamaya yeterdi. Hem saat akşam dokuz on civarıydı. Gece yarısından sonra hem üyeler hem de menajer uyumuş olurdu. Böylece daha rahat gidebilirdim. Evet , birkaç saat uyuyup dinlenmeliydim.

■■■■■■■■

O sırada Bangtan

Sonunda pratik bitmişti ! Yine yorulmuşlardı ama bu sefer onları yoran tek şey bu günkü yoğun pratik değildi. Bu gün birsürü şey olmuştu. Birsürü önemli şey... Kimsenin birbirinden doğru düzgün haberi yoktu. Taehyung , Çilek'i merak etse de gururuna yediremiyor ve başka şeyler düşünmeye çalışıyordu. Diğer üyeler onun bu hâline üzülüyor , bütün bunların sorumlusu olduğunu düşündükleri Çilek'e çokça sinirleniyorlardı.

Düzen BozanOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz