--"Ah.. Min Yoongi mi? O öleli beş yıl oldu."
Yine o kara delik.
Tekrar düştü tam ortaya. Çekti içine her şeyi.
Durdu yine zaman.
Beş yıl..
Öleli..
Yoongi.
Öleli.
O boşluk hissi tekrar geldiğinde elini göğsüne koyarak nefes almaya çalıştı.
Gözlerini kapatmış, sakinleşmeyi deniyordu.
"Afedersiniz,"
Omzuna dokunan el ile arkasını döndüğü an gördüğü manzara aklını oynatma seviyesine getirmişti kendini.
Meydandaydı.
Seuldeydi..
Tam meydanın ortasındaydı. Karşısındaki oğlan elindeki kağıtlarla kendine bakarken tam olarak neyin içinde olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Her şey, o günle aynıydı.
Aynı meydandaydı, az ötede market vardı. Yine yağıyordu yağmur. Yine omzuna biri dokunmuştu.
Fakat hayır, o kişi Yoongi değildi.
Yoongi'yi o zaman gördüğü gibi giyinmişti ve yine aynı şekilde elindeki kağıtlarla kendine bakıyordu.
"Size soru sorabilir miyim?"
"B-ben.."
Kafasında dank eden gerçekle çığlık atarak kendini yere attı ve başını ellerinin arasına aldı.
"Daegu-daydım! Ben! Daegu-"
Daha demin Daegu'da değil miydi?!
Bir anda nasıl... Nasıl Seul'e dönmüştü?!
'Min Yoongi mi? O öleli beş yıl oldu,'
Aynı cümle defalarca beyninde yankılanmaya başladığı sırada, aynı anda başını çevirdiği andaki geçişin nasıl olduğunu algılamaya çalışıyordu.
Daha.. 1 dakika önce Daegu'daydı!
"İyi misiniz?! Ambulansı arayın! Hanımefendi sakin olun lütfen!" Anketör genç kağıtları yere fırlatarak bağıran Narumi'yi durdurmaya çalışmıştı.
-/
Gözlerini beyaz duvara açtı.
Biraz sonra etrafa bakınmıştı. Yan koltukta oturan Jin, onun uyandığını görünce ayaklanmıştı. "Narumi! İyi misin?!"
"Neresi burası?"
"Hastane. Meydanda bayılmışsın.. Ambulansla getirmişler seni. Beni aradılar, geldim ben de.. Ne oldu Narumi? Ne oldu da bayıldın?"
"Ne.. Oldu.."
Yüzü gelmişti gözlerinin önüne. Hemen ardından olan diğer şeyler.
