Uçurum

110K 4.7K 224
                                    

 multi Masal'ın bileklikler :)) iyi okumalar.

"M - Masal sen? Ben seni gitti sanmıştım."

Dayımın o hayalet görmüş gibi beyaz, yuvarlak yüzüne uzunca baktım. Anneminkileri andıran kahverengi gözlerini  iyice süzdüm. Hayatta tek akrabam olan dayım da beni istemiyordu.. Belki haklıydı yani bilemiyordum yıllar sonra aniden çıkan bir yiğen belki de miras düşmanı olabilirdi kim bilir? Rüzgar desem zaten çoktan vazgeçmişti. Yelkenleri hemen suya indirip beni yüz üstü bırakmıştı yine. Dayımın yanında ağlamamak için ellerimi yumruk yapıp sıktım. Tırnaklarınım avuçlarımı acıtsa bile duygu sömürüsü yapar gibi veya sümüklü bir bebek gibi ağlayamazdım. En azından başkasının yanında olmazdı.

"Evet gidiyorum zaten."

Kendimden emin bir şekilde sesimin titrememesine özen göstererek konuştum ve yine bana dejavu dedirtecek biçimde villadan koşarak çıktım. Şimdi nereye gideceğimi de bilmiyordum. Dışarıda ara ara yağan rüzgâr eşliğinde ki kar kirpiklerime yapışmış göz yaşlarımla eriyip akıyorken ailemi düşünüyordum. Beni bu dünyada Rüzgar ve dayım istemiyorsa, öbür dünyada ailem isterdi. Başımı bir anda kararan gökyüzüne , inen beyaz karlara doğru  kaldırdım ve derin bir nefes aldım. Karşı ki dumanlı zirvesi kar tutmuş dağlara baktım.. Dağlar tabi ya ölmem için kendimi oradan atabilirdim. Koşarak  dağın zirvesine çıkmaya başladım. Soluk soluğa kalmıştım daha çıkmadan üstelik yolun yarısında bile değildim. Koşmaya devam ettim fakat karşımda tanıdık birinin ağzından sesimi duyunca duraksadım.

"Masal? Nerelerdeydiniz.

Terlemiştim ve yüksekte olduğum için rüzgâr daha çok esiyor terli sırtıma , kızarmış yüzüme soğuk soğuk esiyordu. Yerdeki ara ara yeşil Çimenlerin üstünü kaplamış beyaz karların üstüne mini eteğimle oturdum ve biraz dinlendim.

Karşımda duran Mira'ya aldırış etmeden gözlerimi kapadım. Acaba gerçekten ölmek istiyor muydum? Ölümü tatmak istiyor muydum? Başka çarem de yoktu ki bu dünya yalnız çekilmezdi ailemden sonra tek dayanak noktam intikam ve o gerçekleştiremediğim  hayallerdi.

"Hey? İyi misin?"

Gözlerimi açtım ve Mira'ya ters ters bakıp oturduğum yerden kalktım üşümüştüm hem artık daha fazla ölümü bekletmemeliydim değil mi?

"Tepeye gidicem var mı iznin."

Ayağa kalktım ve yukarı doğru koşmaya başladım. Bu atarlı konuşmamla  Mira arkamdan ağzını eğdire eğdire bağırıyordu ama umursamadan soğuk rüzgârın yüzüme çarpmasına izin vererek son gaz koşuyordum. Daha tepeye çıkamadan yine soluk soluğa kaldım ve dinlenmek için yerdeki soğuk karların üstüne yine oturmak zorunda kaldım. Bu sırada İstanbul'a geldiğimden beri başımdan geçenleri düşündüm. Tam 4 aydır olanları....

Rüzgar ile yaşadıklarımız aklıma gelmişti. İyi kötü yaşadığımız her şey.. yinede ben daha önce hiç bu kadar değişik hissetmemiştim. Oyun icabı da olsa Rüzgar bana hayallerim de ki evi,odayı,kıyafetleri ve kısa sürede olsa okul olanağını sağlamıştı. Yüzümde buruk bir gülümsemeyle göz yaşlarımı sildim ve derin bir nefes alarak tekrar ayağa kalktım ve tekrar yukarı koşmaya başladım ölüme doğru koşmaya...

Rüzgar'ın Ağzından:

Arabayı sinirle durdurdum. Alışabilirdim ne de olsa bir oyundu değil mi? Masal'ın da dediği gibi sadece bir oyun! Gerçek değil bir oyun... Sinirle direksiyona vurdum ve yanımda oturması gereken ama boş olan Masal'ın yerine baktım. Şimdi yanımda olması gerekirken dayısıyla beraberdi.. Başımı yavaşça direksiyona koydum ve gözlerimi yere diktim. O sırada Masal'ın kötü kızken  taktığı bilekliklerinden birini gördüm.

Yüzüme sevinç nidalarını andıran bir gülümseme yerleştirdim Masal'ı son bir kez görebilecektim bu bileklik sayesinde de olsa... Arabayı hızla geriye doğru sürdüm ve tam gaz Masal'ın yanına doğru sürdüm. Benden bu kadar kolay kurtulabileceğini sanan ufaklığın yüz ifadesini çok merak ediyordum doğrusu. Sonuçta hiç ümidim kalmamıştı vaz geçmiştim ama bu bileklik umudumu canlandırdı. Villanın önüne geldiğimde hemen arabadan indim ve villaya doğru yürümeye başladım ki arkamdan sesimi duydum.

"Rüzgar bende seni Masal'ı tepede bekliyorsun sanmıştım. Öyle acele nereye koşuyor ki o zaman sen buradaysan? Kesin seni aldatıyor bence hemen koş ve Yetiş çün...."

Arkamı döndüm ve yanına giderek susmasını işaret ettim. Derin bir nefes aldım ve ciddi bakışlarla karşımda duran Geveze küçük budala kıza baktım. Bu kız Masal'ın yiğeni miydi gerçekten?

"Masal burada değil mi?"

Bana gülerek baktı ve ardından imayla sordu.

"Neden burada olsun bizim evimizde?"

Şimdi ona açıklamaya kalkmamalıydım daha doğrusu vakit yoktu. Masal nereye gitmişti böyle? Hem niye villada değildi? En iyisi Kenan Bey'e sorayım dedim ve koşarak kapının yanına gelip kapıyı yumrukladım. Kapıyı yine aynı hizmetçi açtı. Daha hizmetçinin konuşmasına fırsat vermeden içeri salona daldım ve endişeyle oturan Kenan Bey'i görüp yanına gittim.

"Masal niye burada değil? Dağda ne işi var?"

Önce Beni gördüğüne şaşıran sonra dediklerimi idrak eden Kenan Bey'in gözleri fal taşı gibi açıldı ve kolumdan sıkarak beni sarstı.

"Ben ne yaptım! Çabuk Masal'ı kurtarmalıyız!"

Ne olduğunu anlamadan Kenan Bey'i ittirdim ve sinirle sordum.

"Masal'a ne yaptın?"

Bana Üzgün olduğunu belirterek baktı ve başı önde konuşmaya devam etti.

"Onu bir anda karşımda görünce şaşırdım ve konuşamadım bir anda çıktı zaten."

Tabi ya bir de ben onu istemiyormuşum gibi davranınca.. yani şimdi Masal dağın tepesine intihar etmek için mi çıkıyordu!

Yine mi delirtgen ufaklık? Yine mi benim tatlı baş belam?

"Çabuk gidelim. Tepeye çıkan kestirme bir yol biliyorum."

Hemen hızla koşmaya başladım. Arkamdan ayak sesleri geliyordu Kenan denen düşüncesiz herif beni takip etsin veya etmesin umrumda değildi ama Masaldan önce oraya gidip onu durdurmalıydım. Karlı Çimenlerin üstünden hızla koşarak geçiyordugeçiyordum lakin  yirmi dakika da bir nefes alıp  yoluma öyle devam ediyordum. Sonunda tepeye tahminen  yirmi adımım kalmıştı. Tepe buradan gayet rahat görünüyordu. Üstelik Masal da görünürlerde yoktu. Derin bir nefes aldım ve rahatlıkla o nefesi geri bıraktım.

Yavaş yavaş tepeye çıkarken bir sesle irkildim.

"AHH!"

Bu ses... ama bu ses Masal'ın sesiydi. Fakat Masal tepe de değildi ki. İyice tepeyi incelediğim de beyaz ince uzun parmaklarıyla uçurumun ucundan sarkan ince kırılgan dala tutunmuş hayat mücadelesi veren Masal'ı gördüm.. Hızla tepeye doğru koşmaya başladım. Yirmi adımlık yolu koşarak azaltmaya çalıştım. Sevdiğim kızı kurtarmalıydım,kurtaracaktım.

Dayan Masal seni kurtaracağım. Kendi canım pahasına bile olsa seni kurtaracağım küçük prensesim...

Kiralık GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin