Cesur: Seni fena hâlde merak etmeye başladım.
Cesur: Adını söylesene.
Maral: Adımı ne yapacaksın?
Maral: Bir daha değil konuşmak, yan yana bile gelmeyeceğim seninle.
Cesur: O kadar emin olma, güzelim.
Hikâyem Adana 18. Noter tarafından onaylıdır. H...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🤍
Cesur'un sözleri beni sarsmıştı. Bakışlarımı ondan çekemezken "Bal" isimli meftunu olduğum şarkı çalmaya başlamıştı. Cesur'un göğsünün üstüne avuçlarımı bastırdım. Hep bir ağızdan şarkıya eşlik edenlerin sesini bastıramayacağımı bildiğimden "Eğilsene!" diye bağırdım.
Cesur'un suratında şaşkınlık ifadesi belirmiş ancak bu çok kısa sürmüştü. Başını bana doğru eğmesiyle kollarımı omuz başlarına koyarak kulağına doğru yaklaştım. Heyecanımın etkisiyle sıklaşmış olan nefesimi kontrol altına almaya çalışırken bana göre şarkının en can alıcı sözlerini Cesur'un kulağına fısıldadım.
"Artık sen benim canımsın, Canlı kalan tek yanımsın."
Belimin arkasına dolanan kaslı koluyla ayaklarım yerden kesilmişti. Kalbim çok yoğun çarparken kollarımı boynuna sardım. Yumuşak saçları yanağıma sürtündüğünde sertçe yutkundum ve şarkının sözlerini sürdürdüm.
"Neredesin... Söyle nerdesin bal, Artık benlesin bal."
Cesur'un kalp atışları göğüs kafesime hızla ve sertçe çarparken başımı geriye çektiğimde göz göze gelmemiz kaçınılmaz olmuştu.
Dudaklarında beliren muazzam gülümseme bana da bulaştı. Ses tonunu duyabileceğim bir seviyeye çıkarıp "Artık benlesin, civciv." dedi kalbimi boğazımda attıran bir tınıyla. "Benimlesin."
Gözlerimiz arasında görünmez ancak sımsıkı bir bağ oluşurken göz bebekleri ışıl ışıl parlıyordu. Bu parıltı zifiri karanlığı delip geçebilecek kadar kuvvetliydi.
Sağ tarafımızdan patlayan flashla bakışmamız hızla kesilmiş ve sırıtarak fotoğrafımızı çeken Hilal'e çevirmiştik yüzümüzü.
"Çok ship annecim!" diye çığlık atarak bana göz kırpıp Murathan'a sarıldı.
İtiraz etmeden ayaklarımın zeminle buluşmasını sağladı. Boynundaki ellerimi yavaşça çözerek kendime çektiğimde o belimdeki ellerini çekmemişti. Bana doğru epey eğilmesi gerektiğinden bu beni rahatsız etti. "Belin ağrıyacak," dedim sıkıntıyla.
Alt dudağını yavaşça diliyle ıslattı. "Ağrımaz," deyip gülümsedi. "Düşünme sen beni."
"Düşünürüm ben seni." dedim kısık çıkan sesiyle.
Adem elması yavaşça hareket etti. Aramızdaki çekim gözlerimi ondan çekmeme müsade etmiyordu. Bir süre dans ettik. Bazen Cesur şarkının ritmiyle ayaklarımı yerden kesiyor bazense benim için eğiliyordu.
🤍
Konser bittiğinde kalabalık yavaş yavaş dağılmıştı. Hilal ve Murathan'la vedalaştıktan sonra motosiklete ilerledik. Cesur kaskla birlikte önümde durdu. Montumun fermuarını tamamen kapattıktan sonra kaskı başımdan geçirdi. Bu hareketi beni gülümsetti. Belimden kavrayarak yerle bağlantımı kesince omuzlarına tutundum. Motosikletin üzerine oturunca Cesur'da kaskını takmış ve önümdeki yerini almıştı. Bu kez onun ikazından önce kollarımı sıkıca beline doladım. Başımı sırtına yasladım.
Motosikleti çalıştırdıktan sonra yüksek sesle konuştu. "Hazır mısın güzelim?
Güzelim, demesiyle bir miktar bocaladım. Bana söylediği hitaplara hâlâ alışabilmiş değildim.
"Hazırım." diye karşılık vermemle asfaltın üzerinde hızla ilerlemeye başlamıştık. Gelirken ki kadar gergin değildim.
Apartmanın önünde durduğumuzda Cesur'un beline doladığım kollarımı çektim. O inip beni de dikkatlice indirmişti. Kaskını çıkardığın da ben de başımdaki kaskı kolayca çıkardım. Sanırım kısa sürede alışmıştım.
Cesur dağılan saçlarını eliyle karizmatik bir hareketle geriye yatırdı. Yutkundum. Buz gibi havaya rağmen içimi sıcacık bir his sarmıştı.
Kabaran saçlarımı düzelteceğim an Cesur benden önce davranmış ve büyük ellerini başımın üzerinde hissetmiştim. Saçlarımı okşayarak yavaş hareketlerle yatıştırdı. Başımı geriye atarak güm güm atan kalbimle onun suratına baktım. Bakışları saçlarımdaydı ve dudaklarında güzel bir tebessüm vardı.
"Soğukta üşüme." dedikten sonra saçlarımdaki ellerini omuzlarıma indirdi.
Ayakkabımın ucuyla yeri eşelerken kirpiklerimin altından yüzünü seyrediyordum. "Çok güzel bir geceydi. Teşekkür ederim, Cesur."
"Benim için de çok güzeldi." dedi hafif tarazlı bir ses tonuyla. "En güzel yanı, seninle olmaktı."
Göğsüm minik bir iç çekişle kabarıp söndü. "Eve varınca mesaj at, olur mu?"
Başını ağırca onay verici mahiyette aşağı yukarı hareket ettirdi. Omuzlarımdaki elleri uzaklaşınca kendimi boşluğa düşmüş gibi hissettim. Ancak saniyeler içinde yüzüme doğru eğilmesiyle kalbim boğazıma tırmandı. Yanağımın üzerini kaplayan sıcacık avcuyla dudaklarımdan titrek bir soluk firar etti. Tenime vuran ılık solukla buz tutan vücudum çatırdar gibi oldu.
Cesur bana daha önce hiç hissetmediğim duyguları yaşatıyordu.
Pamuk şeker gibi pespembe kesilen yanağıma temas eden sıcak dudaklarının etkisiyle zeminin ayaklarımın altından kaydığını hisseder gibi oldum.
Cesur beni taşikardiden öldürecekti.
Ceplerimde duran ellerimi yumruk hâline getirdim. Tırnaklarım avuçlarımın içine baskı uygularken nefes almaya çalışıyordum. Göz kapaklarım usulca örtülmüştü.
Yanağımdaki sıcacık dokunuş midemde bir deprem yarattı. Bir kelebek sürüsü istilasına tutuldum. Sakallarının tenimde bıraktığı hafif sızıyla düzensizce soluyordum.
Yanağıma bıraktığı sıcak ve yumuşacık öpücükle kaburgalarım çatlayacak raddeye ulaşmıştı. Kalbim çıkacak gibi çarpıyordu.
Cesur, ateş gibi yanan ve yakan dudaklarını tenimden oldukça yavaş bir şekilde çektiğinde sımsıkı kapattığım gözlerimi açtım. Yakınımda durduğundan nefeslerimiz yüzlerimiz arasında dağılıyordu. Kızardığına emin olduğum burnumun ucuna parmağıyla dokundu ve dudaklarında beliren iç titreten gülümsemesinin ardından boğuk ve pürüzlü sesiyle konuştu.
"Tatlı rüyalar, civciv."
🤍
Cesur... Cesur... Cesur!🤤
Maral ufak ufak açılmaya başladı. Bundan sonrası çorap söküğü gibi gelir mi dersiniz?
Bölüm hakkında düşünceleriniz neler?
Birlikte yapmalarını istediğiniz aktiviteler neler?
