2. Karanlık Madde Üzerine

84 0 0
                                    

Gazetelerde çıkan bir haberden: “Evrenin yüzde 72’sini ‘karanlık enerji’, yüzde 24’ünü ise ‘karanlık madde’ oluşturmaktadır. Evrenin kalan yüzde 4’ünü ise insanlar, gezegenler, yıldızlar kısaca atomdan oluşan herşey kapsamaktadır.”

Buna göre ziyadesiyle boş ve karanlık bir evrende yaşarken, hayatlarımızın neden dolu ve manidar olmasını bekleriz ki. Evrenin kendisi bile boş, anlamsız ve olabildiğince karanlık, tıpkı insanoğlunun ruhu gibiyken… Oysa ne der Kur’an, tanrı insanı kendi suretinde yarattı; yoksa tanrının sureti de bu kadar karanlık mı? Bize yansıttığı kendi boşluğu ve karanlığı mı tanrının? Peki biz tanrının yüzde kaçını kaplıyoruz? Bizden arta kalan yüzdesinde tanrının, ne var? Karanlık mı? Boşluk mu? Eger kendimize ve evrene bakarsak; karanlık! Sakın tanrı, evrenin bizim doldurduğumuz yüzde 4’lük kısmından kalan yüzde 96’lık boşluğu dolduran(!) ‘karanlık’ madde ve enerji olmasın? Üstelik evrenin karanlık kısmı, sonsuza dek genişleyecekmiş hiç durmadan. Yani içimizdeki ve dışımızdaki karanlık, ruhumuzu kemiren, hayatımızı boşaltan karanlık, o boşluk/hiçlik/yokluk hiç azalmayacak… Bir ur gibi büyüyecek hem içimizde, hem de dışımızda. Sonunda karanlık bizi/içimizi ve dışımızı öyle bir kaplayacak ki, yutacak bizi… Öyleyse, bu karanlıkta/n anlam aramak niye? Konfuçyus’un dedigi gibi ‘bir mum yakmakla’ aydınlanacak mı bu karanlık sanıyorsunuz? İçimizdeki boşlukta hava bile yokken, o bir mum nasıl yanacak?

En iyisi yanan ışıkları da söndürmek, bir cesaret gösterip ve karanlığın bir parçası olmak! Foucault’un sarkacı gibi karanlık o boşlukta, dünya döndüğü sürece salınmak; o kadar!

RİSALELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin