astronaut 0.2

3.3K 585 459
                                    

Felix için sıradan bir çarşamba günüydü; uzun ve yalnız bir ders arası, alışveriş merkezinde geçirilecek boş saatler...

Geçen seferkinin aksine haftaiçi olduğu için pek insan yoktu etrafta. Üstelik günortası bir saatti, yani içerisi cidden bir alışveriş merkezine göre oldukça sakindi.

Felix sıra beklemeden aldığı menüsüyle ortak masaların olduğu tarafa yöneldi. Zaten neredeyse hepsi boştu, istediği yere oturabilirdi. Ama onun ilgisini özellikle bir masa çekmişti. Yüzüne istemsiz bir gülümseme yerleşirken oraya yöneldi.

Bu daha önceki günlerde Wulfie'nin şarkı bıraktığı masaydı. Ah, şarkıyı alabilmek için bir aileyi masasından etmişti resmen. Masaya oturduğu sırada kendi kendine güldü.

Şu an ne yapıyordu acaba? Konuşmaya başladıklarından beri aklına fazla uğrar olmuştu. Artık pek şarkılar hakkında düşündüğü de yoktu üstelik.

Telefonunu çıkartıp Snapchat'e girdi. En son Felix görüldüde bıraktığından beri konuşmamışlardı. Yani, yaklaşık 19 saattir. Meşgul müydü acaba? Genelde ilk mesajı o attığı için Felix yazmasını beklemişti açıkçası.

Felix kamerayı açtı ve oturduğu masanın resmini çekti. Ardından fotoğrafa Simple Plan'den Astronaut şarkısını eklemişti. Hatırlamazsa pek bir anlamı olmayacaktı gerçi, ama yine de denemeye değerdi. 

Şarkıyı yolladıktan sonra telefonu kenara bıraktı ve tepsisindeki patateslerle oynamaya başladı. Arada birkaç tane ağzına atıyordu ama çoğunlukla dikkati telefondaydı. Yine de yavaşlığına rağmen, patateslerinin hepsini bitirdiğinde Wulfie hâlâ yazmamıştı. 

Yine beat mi yapıyor acaba?  Genelde mesajlarına hızlı dönüyordu o yüzden yazmadığına göre bir işle meşgul olmalıydı. Ah neyse, boşver. Telefonu görmemek için çantasına attı ve tepsideki diğer şeylerden atıştırmaya devam etti. Onun da yapacak başka işleri vardı sonuçta. Yemeğini bitirip kahvecide prize yakın masa araması gerekiyordu. 

Gerçekten bomboş bir hayatın var, Lee. Ağzına küçük bir tavuk parçası atarken düşünmüştü. 

''Selam,''

Aniden karşısından gelen sesle irkilerek başını kaldırdı Felix. Sarı saçlı bir çocuk rahat bir şekilde karşısındaki sandalyeye kendini bırakmış, önündeki tavuklardan bir tanesini alıp ağzına atmıştı. 

''Hm? Pardon, çıkaramadım.'' 

Felix kaşlarını çatarak söyledi. Çocuk alıngan bir şekilde elini göğsüne koymuştu. ''Sunshinelix, aramızdaki çekim sadece sanal boyutta mıydı demeye çalışıyorsunuz?'' 

Sunshinelix? Ah, bir dakika.. Wulfie? 

Felix'in çatık kaşları şaşkınlıkla havalandı. O muydu gerçekten? Burada ne arıyordu? Ve onu nasıl bulmuştu?

 ''Lütfen bana öyle bakma, anlayacaklar.'' 

Dramatik bir şekilde söyledikten sonra ifadesi anında kayboldu ve parmağında kalan kırıntıları emmeye başladı. Eh, Felix de haliyle pek ciddiye alamamıştı söylediklerini. Gülerek başını çevirirken gözlerini devirdi. Bu sırada kurt çocuk tavuklarından yemeye devam ediyordu. 

''Beni nasıl tanıdın?''

Felix umursamadan geri ona döndüğünde, daha ciddi bir tonla sormuştu. Kurt çocuk ağzındaki lokmayla kısa bir an duraksadı. Kaşları hafif çatıldı ama diğer yandan gülümsüyordu da, ''Eh, kağıdı hangi masaya bıraktığımı hatırlayarak.'' 

Ah, doğru ya... Felix attığı fotoğrafı hatırlayarak çantasına döndü. Atarken aklında mekandan çok bir anı oluştuğu için bu aklına gelmemişti. Kurt çocuk, o bir şey demediğinde gülerek ekledi, ''Zaten fotoğraftaki halinden hiç farklı değilsin. Seni yolda görmüş olsam da tanırdım.''

Felix tekrar gözlerinin içine baktı. Aslında o da çok farklı değildi. Ama saç gerçekten görünüşü çok etkiliyor olmalıydı, fotoğrafta onu bereyle görmüş olduğundan bu hali farklı gelmişti. 

''Sen de öyle, sadece saçların açık görünce tanıyamadım bir an.'' 

Çocuk gülümseyerek temiz olan eliyle saçlarını karıştırdı. Gülümsediğinde iki yanağında da minik iki çukur oluşmuştu. Sevimli görünüyordu. 

''Ne yapıyorsun burada tek başına?'' 

Elini indirip yeni bir tavuğu ağzına atarken söylemişti kurt çocuk. Felix de düşüncelerini dağıtıp konuşmalarına döndü. 

''Diğer dersim başlayana kadar yemek yemeye geldim. Arkadaşlarımın dersi bittiği için tek takılıyorum.''

Gülerek söylediğinde kurt çocuk da ona bakmıştı, ''Beni çağırabilirdin. Genelde buralarda takılıyorum zaten.'' İlk defa söylediği bir şey esnasında ciddi gözüküyordu, gene hafif alınmış bir bakış takınmıştı. Ama uzun sürmeden tavuğunu yemeye geri döndü. Daha doğrusu, Felix'in tavuğunu... Felix doymaya başladığını hissettiği için umursamamıştı.

''Seninle daha yeni tanıştık,'' Biraz duraksadıktan sonra ekledi, ''Hatta, daha tanışmadık bile sanırım. Adın şu an benim için kurt çocuk.'' 

Kurt çocuk söylediği şeyle sesli bir şekilde gülmüştü. Ardından oturduğu yerde doğruldu ve elini temizledi. Bakışlarını toparlamış, yine de silemediği gülümsemesiyle ona bakıyordu. Ellerini masanın üstünde kenetledi. 

''Pekâlâ, adım Chan. 23 yaşındayım, üniversite okumak üzere ailemden ayrılıp geldiğim şehirde okulu bıraktım ve beat yapıyorum. Hayatta kalmama yetecek kadar biriktirebiliyorum şu an ama yakında çok daha ünlü olacağım, buraya not alabilirsin,'' eliyle masa yerine tavukları gösterdikten sonra devam etti, ''Ünlü olunca Magnum'u satın alıp her aromaya kendim bir isim vereceğim ve Yuri On Ice'ın ikinci sezonunu çektireceğim. Büyük ihtimalle o zamana kadar da en büyük aktivitem sistemlerini hacklediğim yerlerde şarkılarımı çaldırmak olur. Sıra sende.'' 

Felix kurt çocuğun tek solukta anlattığı şeyleri hazmedebilmek için biraz bekledi. Sebepsizce anlattığı şeylerden önce rap yapmanın sesine ne kadar uyacağını düşünmüştü. Ardından güldü. Gerçekten garip bir çocuktu.

''Pekâlâ, benim anlatacak o kadar değişik şeylerim yok aslında. 20 yaşındayım, merkezdeki güzel sanatlar üniversitesinde dans ve modellik eğitimi alıyorum. Okulu bırakacak kadar cesur değilim, ya da bahsettiğin kadar şöhrete sahip olabileceğime dair özgüvenim pek yok. Ama ilerlemek için elimden geleni yapıyorum. Belki bir gün önünden geçtiğin bir gazete standında benim yüzümü görürsün.'' Gülerek söyledi.

''Bence çoğu modelden daha iyi görünüyorsun.'' Chan oturduğu yerde geri yaslanıp onu inceledikten sonra söylemişti. Ardından ciddi bakışları tekrar neşeli bir hal aldı ve yerinde doğrularak ekledi, ''Bir gün dans ederken beni de çağırsana, seni izlemek istiyorum.'' Gerçekten çok hızlı konu değiştiriyordu.

Felix bakışlarını yan tarafa indirirken güldü, biraz çekinmişti. Normal haline pek uyumlu değildi açıkçası. Karşısındaki fazla rahat olduğu içindi belki de. Doğanın kanunu sonuçta, ilişkiler birbirlerine göre şekillenirdi.

''Olabilir,'' Bakışlarını geri ona çıkartırken daha kendinden emin gözüküyordu, ''Ama sen de bana şarkılarından dinletmelisin.''

Chan gülümsemişti, ''Anlaştık.''

xo

evvvet iki yeni okuyucum olmuş onlar hatrına bi bölüm daha partileyenemoji
bölüm yazmak için bahane arıyorum resmen lmao
bomboş bi hayatım olduğu için çok şanslı bu fik 

Spotify [chanlix]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin