Biz geldik canımın en içleri!💙
Nasılsınız, iyi misiniz? Umarım keyfiniz yerindedir. Beni soracaklar için; ben iyiyim. Finallerim bitti ve bazı derslerimden kaldım(instagram'da olanlar biliyor gğwğdğdğ) bütünleme sınavılarım başlayacak ve bir süre bölüm atamayacağım. Üzgünüm...
Bir sonraki bölümün alıntısını instagram hesabımda paylaşacağım. İnstagram: mavininhikayeleri
Ve biliyorsunuz ki; yeni bir hikâyeyi başladım. VİSAL Okuyanlar zaten biliyor ama okumayanlar için çok kısa bahsetmek istiyorum. Visal bir mahalle hikâyesi. Ama emin olun farklı bir mahalle^^ O yüzden oraya da gelirseniz beni çok mutlu edersiniz.
Sınır: 1000 beğeni
İyi okumalar.
~
Göz kapaklarımın üzerine çökmüş olan ağırlıkla birlikte gözlerimi araladığımda, ellerimle gözümü ovuşturdum. Gözlerimi biraz olsun açabildiğimde, kızlara baktım. Ela ve Beste birbirlerine sarılmış bir şekilde yerde yatıyorlardı. Evet, onları yerde yatırmıştım. Yatırmıştım yatırmasına ama sanki yerleri değişmiş gibiydi. Ela, Beste'nin yerinde yatıyordu. Beste ise Ela'nın...
Uyurken ne yaşamışlardı, gerçekten anlayamamıştım yani.
"Kızlar?" dediğimde yastığımın altına koyduğum telefonumu elime alıp, ekranını açtım.
Oha! Oha!
Saat 15.42'ydi.
Ay bildiğiniz öğlen olmuştu ama biz daha yeni uyanabilmiştik. Hatta uyanamamıştık bile. Tabii gecenin bir yarılarına kadar kızlarla sohbet edersek bu saatlerde uyanmamız da çok normaldi.
O olaylı gecenin üzerinden iki gün geçmişti. Annemler hâlâ gelmemişti ve Ela'yla, Beste bizde kalıyorlardı. İlk başta bunun için Ela'nın annesini ikna etmek biraz zor olsa bir şekilde ikna edebilmiştik. Yani resmen kızlarla birlikte Ela'nın annesinin ağzından girip, burnundan çıkmıştık.
Oh iyi de yapmıştık.
"Kızlar kalkın hadi ya..." diye huysuzda homurdandığımda, yatağımın içinden çıktım. Paytak adımlarla ilerleye ilerleye banyoya girdiğimde, elimi yüzümü yıkamaya başladım.
O gece Emir'den gelen mesaj üzerine ne yapacağımı bilememiştim ve Emir'e cevap vermeden onu engellemiştim. Tabii sonrasında gelen Ateş'e de bir şey çaktırmamaya çalışmıştım. Emir'in amacının ne olduğunu aşağı, yukarı anlamıştım zaten ama şu anlık sessizdi. Üzerinden iki gün geçmesine rağmen hiçbir şey yapmıyordu. Ki zaten yapmaması da benim işime gelirdi ama bir yerde illaki bir şeyler yapacağını biliyordum.
Ofladığımda, aklımda dolanan düşüncelerle birlikte banyodan çıktım. Çalan kapıyla birlikte, kapıya ilerlediğimde, "Kim o?" diye bağırdım. Belki kızlar duyar da uyanırlardı falan.
"Adaşkım?" diye bağıran Kutay'ın sesini duyduğumda, şaşırsamda kapıyı açtım. Ama açmaz olaydım dedim.
Kapıda; Asrın, Kutay, Burak ve Ateş vardı.
Kutay benim bir şey dememi beklemeden içeri geçtiğinde, "Günaydın Adaşkım, pardon tünaydın Adaşkım," dedi.
Kutay'a cevap vermediğimde hâlâ kapıda dikilen Asrın, Burak ve Ateş'e bakarak, "Ne bekliyorsunuz?" dedim. "Madem o kadar geldiniz, geçsenize içeri. Şimdi bir gören olacak." Asrın ve Burak sanki bunu dememi bekliyormuş gibi içeri geçtiklerinde, çatık kaşlarımın ardından Ateş'e bakmaya başladım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serseri 2
Teen FictionKolejdeki Serseri'nin devam kitabıdır. Ada, Ateş ve değişiklerin hikâyesi gidenler ve gelenleriyle buradan, yarım bıraktığımız yerden devam ediyor. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Hiç olmadığım kadar ihtiyacım var sana. Kokuna, se...