1.1*meçhul kişi*

191 20 20
                                    

بسم الله الرحمن الرحيم 🌱

İslam coğrafyası kan ağlarken, fıtrata ve insanlığa savaş açılmışken; tüm ümmetin ve mazlumların yardımına koşan, yeryüzünde dirlik düzeni sağlayan, Allah korkusu olan birileri olsa nasıl olurdu diye düşünmekten alamıyorum kendimi. İslam tarihinin şanlı geçmişini özlemiyor musunuz siz de? Kafirler iyice cüretkâr olmuşken, bileklerini bükecek yiğitler görmek istemez misiniz? Ümmet birleşmiş, tevhid sancağı gönderde. Ne büyük izzet!

Hikayenin gerçek kurum ve kuruluşlarla ilgisi yoktur. Olaylar bilinmeyen bir zamanda, bilinmeyen bir yerde geçmektedir.

İyi okumalar.

"Gönderilerimde zaman zaman bahsettiğim insanların kim olduğunu soruyorlar. Ben de diyorum ki onlar üç beş satırın yüklenebileceği adamlar değiller. Hepsinden ayrı ayrı bahsedemem. Lakin bu adamların bir özeti yok mu diyecek olursanız size Kehf suresiyle cevap verebilirim. Onlar asırlardır bu ümmetin hasretle beklediği 'Rablerine iman etmiş bir avuç genç'. "

🌙

-Sungurkent-
K a r a r g â h | Orman
Gece, 04.48

Gecenin son demleriydi. Karanlığın çöktüğü ormanda bir hareketlilik vardı. Seri ama emin devinimli adımların altında kalan toprak, ezilen dal parçalarının sessizliğin uğultusuna bıraktığı çatlak sesleri sönümlüyordu. Öyle ki göğsüne saplanan her bir postalda iyice sertleşiyor, yüzeyindeki ıslaklığı olanca kuvvetiyle diplerine çekmeye çalışıyordu. Balçık dostlarının işini zorlaştırırdı, bunu iyi biliyordu. Kendisine ve üzerindekilere eman veren bu adamlara bu yardımı borçluydu.

Genç adam silahını karanlığa doğrulttu. Dişlerinin arasındaki fenerin yardımıyla gözlerini hızlıca etrafta gezdirdi. Bir yaprağın bile kımıldamadığını görmek onu öfkelendirmişti, feneri ağzından alıp sol eline verirken diğerlerinin bir ipucu yakalamış olmasını umuyordu, zira fazla süreleri kalmamıştı.

"Beyler ne durumdasınız?"

Çok geçmeden sağ kulağındaki telsiz art arda hışırdamaya başladı.

"Gördüğüm tek şey zifiri karanlık komutanım."

"Burada kimseden eser yok komutanım. Yer yarıldı içine girdiler sanki."

Timin geri kalanından da benzer cevapları duymak öfkesini katladı, canını iyiden iyiye sıktı. Vakit daralıyordu, ellerini çabuk tutmalıydılar. Geçen her dakika rehinenin aleyhineydi.

Hızlı ama emin adımlarla karanlığın içine doğru ilerlemeye başladı. Kolunun açıkta kalan kısmı bu acelesinden nasibini alıp bir sarıçamın gövdesine sert bir şekilde sürttü ve derisini soydu. Ancak zaman zaman kurşun yaralarını bile çok dert etmeyen biri olduğu için koluna göz ucuyla bile bakmadan ilerlemeye devam etti.

Ta ki bir dal kırılmasına benzer bir ses duyana kadar.

Çevik bir hareketle silahını sesin geldiği yöne yöneltti. Birkaç saniye beklediğinde uğultulu bir sessizlikten başka bir şey ulaşmadı kulağına, görünürde zaten bir şey yoktu. Başını iki yana salladı. Ezdiği yaprakların ve pıtrakların sesinden başka bir ses duyduğuna emindi. Fenerini kapattı, silahıyla gözü arasındaki mesafeyi kıstı, bir gözünü kapattı. Kullandığı silah son derece teknolojik özelliklere sahip olmasa da ona her zaman istediğini verirdi, tıpkı şu an olduğu gibi. Avını nihayet görmenin getirisi olan bir keyifle sırıtıp dudaklarını telsize yaklaştırdı.

SINIRSIZ - BilahududHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin