Medya: WhatsApp sözleşmesi yüzünden mood
Geçen bölüm birkaç edebiyat sorusu sormuştum, Rümrüm bize kafayı taktı ders çalıştırıyor diyenler olmuş, ensenizdeyim 🐍
Çalıştınız mı 🐍
Hadi bakam 800 yorum olsun muuu 🐍
***
Karşımda duran binanın hemen giriş kapısının üst tarafından bulunan yazıyı defalarca okudum. Bir an için idrak edememiştim. Erdem'e dönüp bir kez bile bakamamıştım. Çünkü böyle bir şeyi hiç beklemiyordum. Yazıya yine baktım.
Çocuk yetiştirme yurdu.
Yutkunarak yavaşça başımı Erdem'e çevirdim. Benim aksime o daha sakin görünüyordu. Dudakları kıvrıldı ve ardından konuştu.
"Gerilmene gerek yok. Alışkınım ben." İçim acıyordu. Bir şey kalbimi tutmuş, acımasızca sıkıyordu.
"Gelsene," dedi ve giriş kapısını açtı. Yetiştirme yurdunu çok da büyük olmayan bahçesine girdik. Kapıyı kapattı ve hemen yanımızda duran güvenlik kulübesine el salladı. İçerideki adam da ona el salladı ve gülümsedi. Tekrar yürümeye başladığında onu takip ettim sessizce.
Sesim içime kaçmıştı sanki. Boğazım kurumuştu. Konuşamıyordum bir türlü. Yaptığım tek şey o yürürken onu takip etmekti. Binanın arkasına geçip daha küçük olan arka bahçeye geldiğimizde bana döndü.
"Gel," dedi yumuşak bir sesle ve eliyle ileride bulunan çardağı gösterdi. Başımı salladım ve onunla birlikte çardağa doğru yürüdüm. Çardağa geldiğimizde oturdum ve sırt çantamı çıkarıp çardağın içindeki masanın üstüne koydum. Erdem de aynısını yaptı. Arkama biraz daha yaslanıp ellerimle oynadım.
"Ne oldu o deli İrem'e?" diye sorduğunda yutkundum.
"Şey... sadece bunu beklemiyordum ve ne diyeceğimi bilmiyorum." Derin bir nefes alıp verdiğini duydum.
"Bir şey söylemek zorunda değilsin cennet bahçesi," dediğinde buruk bir şekilde gülümsedim ve en sonunda ona döndüm. Gözlerine baktığımda gülümsedi.
"Seni buraya getirmek istedim. Çünkü benim hayatım burada başladı," dedi kısık sesiyle. "Bilmeni istiyorum. Beni kabul etmesen de hayatımı dinlemeni isterim." Başımı salladım.
"Dinlemek istiyorum. Diğer dediğin şeyi de sonra düşünürüz." Güldü.
"Tamam," dedikten sonra derin bir nefes alıp verdi. "Seni asla üzmek istemem. Öncelikle dürüst bir şekilde sana anlatmak istedim zaten. Seninle yüz yüze geldiğim bunu yapacağımı önceden planlamıştım." Sözlerine tepki olarak dudaklarım kıvrıldı.
"Teşekkür ederim," dedim sakince. "Bana kendini anlatman hoşuma gider." Sonra sırıttım. "Yoksa gözümde sapık olursun." Güldü. O gülünce rahatlamıştım ben de. Yüzünde bir hüzün vardı ve bunu görmek canımı sıkıyordu.
"Yıllar önce," diye başladı söze. "Bu yurdun kapısına bırakılmışım. Bir battaniyeye sarılı bir şekilde." Yanağımın içini ısırdım.
"Acaba beni neden istemediler?" deyince kalbim sıkıştı. "Bu soruyu ara ara kendime sormaya devam ediyorum. Nasıl bir ailede doğdum? Ya da bir aile miydi, onu bile bilmiyorum." Yutkundum. Hiçbir şey diyemiyordum. Dilim tutulmuştu.
"Yurdun müdürü sabah yurda girerken kapıda görmüş beni. Kucağına almış, etrafına bakıp durmuş ama kimseyi görememiş. Sonra battaniyenin içindeki kağıda bakmış." Son cümlesiyle merakla ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jelibon | Texting
Humor"Sepet sepet jelibon, gel gönlüme kon." *** Başlangıç tarihi: 20.12.2020