Gözlerimi ovuşturarak olduğum yerde doğruldum. Uyku mahmurluğuyla sendeleyerek dolabıma doğru ilerledim. Esnemek için ağzımı açmaya çalıştığım ağzımın üstündeki bandı hatırladım. Ama yerinde yoktu. Yatakta yastığımın üzerindeydi. Ve vücudum. Holmes' un ilacının etkisi geçmiş olmalıydı.
Mutfaktan gelen kırılma sesiyle oraya koştum. Yaşlı bir kadın yerdeki cam kırıklarını toplamaya çalışıyordu. Bu dün Holmes'un bahsettiği kadın olmalıydı.
" Bayan Hudson! "
Kadın başını kaldırıp şaşkınlıkla bana baktı. Sanırım kim olduğumu merak ediyordu.
" Ben Ally, Ally Watson. John Watson'ın yeğeni. "
Bayan Hudson ellerindeki kırıkları alıp tezgaha bıraktı. Gözlerindeki yaşlarla bana baktı.
" Ah, sevgili John. Ona ne çok benziyorsun. Anlayamamam aptallık tatlım. Geç lütfen, şöyle otur. "
Dün gece Holmes'un uzanıp saatlerce sessizce durduğu o koltuğa oturdum. Bayan Hudson da yanıma oturup ellerimi tutup bana gülümsedi.
" Tanrı biliyor ya , John'u severdim. Çok akıllı, efendi biriydi.Aynı zamanda düzenliydi. Sherlock kadar huysuz olmadığını da belitmem gerek. "
Dedi gülümseyerek. Sonra gizli bir sır verirmişcesine kulağıma eğildi.
" Ama hala neden Sherlock'la ayrıldıklarını ve onun Mary evlendiğini anlamıyorum. O ikisi birbirine çok yakışıyordu. "
Amcamın neyden bahsettiğini şimdi anlamıştım.
" Bayan Hudson, amcam gey değildi. Sadece iki arkadaşlardı. "
Bayan Hudson anlam veremediğim garip bir gülümsemeyle baktı bana. Ortamın garipliği beni huzursuz etti. Bende konuyu değiştirmeye çalıştım. Ölü amcamın ardından konuşmak beni üzüyordu.
" Sherlock nerede? "
" Lestrade yeni bir dava getirdi tatlım. Olay yerine gideceğini söyledi. Ve bir şey daha söyledi. Bir okulla ilgili bir şeydi sanırım. "
Birden telaşla saate baktım. Okulu unutmuştum. İlk iki dersi kaçırmıştım ama hemen çıkarsam belki üçüncü derse yetişirdim. Aceleyle ayağa kalkıp odama koştum.
" Bayan Hudson benim derse yetişmem gerek. Hoşçakalın. "
Dedim. Ceketimin fermuarını çektikten sonra sırt çantamı takarken. Evden aceleyle fırladım ve derse yetişmek için bir taksi çevirdim. Okulumun adını verip telefonumu almak için elimi cebime attım. Orada yoktu, diğer cebimde de. Çantamı aramaya başladım ama yoktu. Telefonumu evde unutmuştum.
Geri dönersem dersi kaçıracağım için bir günlük telefonsuz idare etmeye karar verdim. Bu önemli bir dersti ve orada olmak zorundaydım. Tıp okuduğumu düşünüyor olabilirsiniz. Bir Watson olarak amcam gibi doktor olmam beklenebilir. Aslında tamamen yanlış bir düşünce sayılmaz. Psikoloji okuyorum.
Amcamın beni Sherlock'la tanıştırma isteğinin altında bunun yattığını düşünüyorum aslında. Çünkü amcam onun biraz deli olduğunu söylerdi, biraz da psikopat. Ama ben onun sadece biraz sosyopat olduğunu düşünüyorum.
Taksi durduğunda hemen inip üniversite binasına doğru hızla koştum. Kolumdaki saate baktığımda biraz olsun rahatlamıştım. Dersin başlamasına daha 10 dakika vardı. Açık kapıdan girdim ve boş bir yere oturdum. Her yer doluydu.
Ben ders başlayana kadar biraz soluklanmış ve dinlenmiştim. Kalp ritimim düzene girmişti.
Profesör derse girdiğinde çantamdan defterimi çıkarıyordum.
25 dakika sonra
Kapı birden açıldığında kapının duvara çarpma sesi geniş salonda yankılanmıştı. Tüm salon ve profesör kapıya dönmüştü. Sherlock ifadesiz bir suratla içeri girdiğinde şaşkınlıktan dilim tutulmuştu.
" Bu ne terbiyesizlik. Bayım hemen dışarı çıkın lütfen! "
" Profesör sadece bir öğrencinizi almak zorundayım. "
Profesör şaşkınlıkla bakakaldığında Sherlock merdivenleri yavaşça çıkıp yanıma geldi.
" Hadi Watson, oyun başlıyor. "
Ona gülümseyerek çantamı topladım ve ayaklandım. Beraber salondan çıkıp hızla çıkış kapısına ilerledik.
" Telefonunu bir daha unutma. Bir Watson kolay bulunmuyor. "
Uzattığı telefonumu alıp cebime koydum. Sherlock'un dün geceki kadar huysuz olmayışı hoşuma gitmişti.
" Bayan Hudson bir dava üzerinde olduğunu söylemişti. "
" Ah, demek onunla tanıştın. Sana okulunu geç hatırlatmışa benziyor. "
Ona nereden bildiğini sormayacaktım. Amcamın dediğine göre bu onun özel gücüydü. Ufak ipuçlarından bir çok şey elde edebilirdi.
" Evet ama önemli değil. Onunla hoş bir sohbet ettik ve onu amcamın gey olmadığına inandırmaya çalıştım. Bunu neden kabullenemediğini anlamıyorum. "
" İşte bu, cevabını benim bile bilmediğim bir soru. "
Dedi gülerek. Gülüyordu. Bu garip gelmişti. Onun hiç gülmediğini fark etmiştim dün. Ortamı yumuşatmak için yaptığım hiçbir şakaya kasları tepki vermemişti.
" Peki davadaki ipuçları nedir ? "
Sherlock taksiyi çevirirken bir yandan da benimle konuşuyordu.
" Aslında şimdiden birkaç ihtimal birden var. İpuçlarını farklı bir gözün daha değerlendirmesi gerekiyor diye düşündüm. Bunun için en ideal kişi bir Watson olabilirdi. "
Taksinin kapısını tutup binmemi bekledi. Binip diğer uca kaydım ve onun binmesini bekledim. Binip kapıyı kapattıktan sonra şoföre bir lokanta adresi verip bana döndü ve göz kırptı.
" Ama önce senin şu aç karnını bir doyuralım. "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sherlock ve Bayan Watson
FanfictionHolmes'un başı bu sefer biraz belada gibi gözüküyor. Hemde en yakın arkadaşı Watson'ı daha yeni kaybetmişken. Watson'ın alkolik ağabeyinin bir kızı olduğu ortaya çıkıyor. Watson bir davada öldüğünde ve Ally yalnız kaldığında tek çaresi Holmes oluyor...