15. Bölüm

4.7K 436 114
                                    

Asenath

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Asenath

Meşalelerin ışığıyla aydınlanan koridora şüpheci bir bakış attım. Nour beni öldürmek için buraya yollamış olamazdı, değil mi? Eğer Nour böyle bir amaçta olsaydı da bu kadının ona katılmayacağını düşünerek kendimi rahatlattım. İnsanların karakterleri, duyguları ve düşünceleri bakışlarına yansırdı, onun bakışlarındaysa kötülüğe dair bir şeye rastlamamıştım.

Birkaç adım daha attım ve en köşedeki odanın önünde oturan bir askerle kesişti bakışlarım. Beni gördüğünde ayağa kalktı ve nöbetine ayakta devam etti. Ra'nın odasının burası olduğunu anlayarak oraya yöneldim.

Askerin önünde durduğumda fısıldayan bir sesle "Ra'nın odası burası, değil mi?" dedim.

"Evet, burası."

"Kapıyı açabilir misin?" dedim hafif sinirli bir sesle. Bileğim zaten ağrıyordu ve eşek ölüsü ağırlığındaki tepsiye nefretle baktım ister istemez.

Asker kapıyı açtı ve içeriye girdikten sonra arkamdan kapattı. Ra'nın odası da en az Seth'in odası kadar büyüktü ama karanlığa gömülmüştü. Birkaç meşale ile aydınlanan odada yalnızdı ve çalışma masası diyebileceğim bir masanın önünde oturuyordu.

Benim odaya girmemi umursamadı ve başını kaldırmadı. Beyaz saçları ateşin ışığında parlıyordu. Teninin böylesine saydam olması karşısında şaşırsam da bir şey demedim.

"Yemeği nereye bırakacağım?" dedim hafif bir sesle.

Sesim ona yeni bir ses gibi görünmüş olacak, başını kaldırarak beni inceledi ve yatağının yanındaki komidini gösterdi "Oraya bırakabilirsiniz."

Kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırdım ve tepsiyi komidine bıraktım. Ra'nın çalışma masasının yanındaki küçük kütüphane ilgimi çekmişti. Bir şey demeden kapıya ilerledim. Kapının koluna dokunduğumda Ra'nın sesi beni durdurdu.

"Yemeği bitirmemi beklemelisin."

"Peki." dedim ve sırtımı kapıya yaslayarak onun yerinden kalkmasını, sonra yemeğini yemesini beklemeye başladım. Ama o çalışma masasının başından kalkmadı ve yemeğine bakmaya bile tenezzül etmedi.

Onun böylesine ilgisini çeken şeyin ne olduğunu merak ettim. Adımlarımı durduramayarak onun yanına gittim ve masanın üzerindeki makete baktım. Bu bir savaş arabasının tahtadan yapılmış maketiydi. Beyaz ellerinin arasında gezdirdiği maketi bana uzattı "Nasıl olmuş?" diye sordu.

Elimdeki makete ilgiyle baktım "Atlar nerede?" dedim istemeden.

Onun ufak kahkahası kulaklarımı doldurduğunda, saçmalamam karşısında kendime kızdım. Cidden düşündüğüm tek şey atlar mı olmuştu yani?

"At yapmayı unutmuşum."

Maketi onun eline bıraktım "Yapmayı unuttuğun tek şeyin at olduğuna emin misin?"

Asenath | Firavun'un RuhuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin