BÖLÜM 9

3.8K 313 60
                                    

Evime geçeli üç hafta olmuştu. Daha iyiydim. Adalet hızlı işlemiş, Faruk çoktan tıkılmıştı içeri.

Atilla yeni bir göreve gitmiş, dün dönmüştü ama görüşemememiştik. Bu akşam gelecekti. Onun sevdiği bir tatlıyı yapıp dolaba atmıştım. Şimdi de yaklaşan finallerime çalışıyordum. Kulağım sürekli kapıda olduğundan odaklanamıyordum, o ayrı.

Özlemiştim onu çokça. Bazen, acaba hep böyle özler miyim yoksa bir süre sonra alışır mıyım diye düşünüyordum. Sanırım ben onu bir ömür özleyecektim. Kaderimde bu vardı.

Dışarıda lapa lapa kar yağıyordu. Huzur içindeydim, sokakta yaşayan insanları düşünmediğim sürece.

Çünkü düşününce bulunduğum bu sıcak ortam utandırıyordu beni.

Kitabın kapağını kapatıp cama yöneldim. Dışarıyı seyrettim bir süre. Atilla'nın geldiğini görünce koşa koşa kapıya gittim. Açar açmaz apartmanın soğuk havası vurdu yüzüme. Kısa süre sonra da yorgun adımlarla merdivenleri çıkan Atilla'yı gördüm.

Çok yorulmuştu belli ki. Canımın içi...

"Atilla. Hoş geldin."

"Hoş bulduk."

Sesi feci derecede hâlsizdi. Ellerini dış kapının pervazına dayayıp ayakkabılarını çıkardı. İçeri girer girmez koltuğa attı kendini.

Kafasını geriye doğru yasladı.

Yanına oturup boynuna sarıldım.

Özlemim, o yanımdayken daha da artıyordu nedense. Tam tersinin olması gerekmez miydi?

Boynunun olağanüstü sıcaklığını hissedince geri çekildim.

Tek kolunu belime doladığından yeterince uzaklaşamamıştım ondan.

Elimi alnına değdirdim.

"Ateşin mi var senin?"

Cayır cayır yanıyordu alnı.

"Hii! Atilla!"

"Geçer şimdi. Hadi sarıl yine."

Ellerimi göğsüne bastırıp tamamen kalktım koltuktan.

Odama doğru ilerlerken söyleniyordum.

"Delirdin mi?! Ne sarılması? Hastasın, ilaç da almamışsındır Allah bilir."

Odamdan ateş ölçeri alıp tekrar salona girdim.

Hızla üzerindeki montu çıkarıp kazağını sıyırdım yukarı doğru ve ateş ölçeri koltukaltına yerleştirdim.

Teni cayır cayırdı.

O da kafasını yine geriye doğru atmış gözlerini kapatmıştı. Dudakları ve yanakları kızarmıştı. Ağzı hafif aralıktı ve sıcak nefesi yüzüme değiyordu.

Ateşi 38.5 dereceydi.

"Atilla kalk. Hastaneye gidiyoruz."

"Hastane olmaz."

"Nedenmiş?"

"Gerek yok Umay, biraz dinlenirsem iyileşirim."

Israr etsem de kabul etmedi hastaneye gitmeyi.

Ateş ölçeri üstüne fırlatıp mutfağa yöneldim. Arkamdan güldüğünü işittim. Hasta hâliyle bile beni sinirlendirmeyi başarıyordu.

Hastaneye gitmem ne demekti Allah aşkına?

Şaka gibiydi adam, hasta insanlar hastaneye gider. Şaka gibi!

Hemen bir nane limon yapıp zorla içirmeye başladım.

UMAY 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin