10.Bölüm - GÖRÜNMEZ PRANGA

1.4K 195 416
                                    

Multimedya: Asya Soyhan

Multimedyadaki şarkı Can Bonomo - Yine Karşılaşırsak

Oy ve yorumlarınıza talibim :) Satır arası yorumlar gerçekten çok önemli. Sıralamada yükselebilmek için desteğinize ihtiyacım var♡

Keyifli okumalar 🖤

---

Asya izimizi bu kadar çabuk bulmuş olamazdı. Elinin bu kadar güçlü olduğunu sanmıyordum. Tamam etrafında çok fazla adamı vardı ama hediyemiz henüz yeni eline ulaşmışken nasıl bizi bulabilirdi? Bu kadar hızlı hareket etmeleri imkansızdı. Ya da ben Asya'yı çok hafife alıyordum, bilemiyorum.

Peki öyleyse evimize yapılan bu saldırı da neyin nesiydi? Ateş'in bilmediğim bir düşmanı mı vardı? Ne işe bulaşmıştı da böyle bir baskına uğruyorduk. Ateş'e sormak istiyordum cevap alamayacağımı bilsem de. Ateş yüzünden iyice arsız bir insan olmaya başlamıştım. 

Defalarca yok sayıldığım halde hala onunla iletişim kurmaya çalışıyordum. Ama bu benim sorunum değildi, Ateş'ten kaynaklanıyordu. Çok büyük bir iletişim sorunu vardı. İnsanlara güvenmiyor, her şeyi tehdit olarak algılıyor, diken üstünde duruyordu. Belki de doğru olan buydu.

Ateş ve Güntaç camlardan uzaklaşmıştı. Ateş sırtını mutfak duvarına yaslamış, silahını elleri arasına almış, pusuda bekliyordu. Güntaç ise merdiven başında tırabzanların dibine çökmüş Ateş'e bakıyordu. Bense çöktüğüm masanın altından onları kalbim ağzımda izliyordum. Kendim için değil beni korumaya çalışan bu iki adamın zarar görmesinden korkuyordum.

Kendinize zarar geldiğinde bunun sorumluluğunu üstlenebilirdiniz ama sizin yüzünüzden başka bir insana geldiğinde vicdan devreye giriyordu. Tüm düşünceler, vesveseler içini kemirip bitiriyordu. Zaten bitmiş biri olarak bunu kaldıramazdım. Kimsenin benden kaynaklanan bir sorun dolayısıyla zarar görmesini istemiyordum. 

Ateş'in bana değen kaçamak bakışlarını görebiliyordum. Masanın altından çıkmadığıma emin olmak istiyor, sık sık beni kontrol ediyordu. Başıma buyruk ve asi biriydim ama salak değildim. Böyle bir kaos ortamında onları dinlemekten başka çarem yoktu. Onları dinlemeyip bulunduğum yerden çıkıp ayaklarına bağ olmak gibi bir niyetim yoktu.

Evimize dışarıdan yapılan saldırıda onlara yardım etme gibi bir durumum olamazdı. Tek yapabileceğim şey onların sözünden çıkmayıp, olduğum yerde kalmaktı. Bir süre uslu bir kız çocuğu rolünü  üstlenebilirdim. Onların kararlarını hiçe sayıp ısrar ettiğimde başıma gelenleri görmüştüm. Bir daha kendimi o duruma düşürmek istemiyordum. Bir de belimdeki silaha sarılmak zorunda kalmak istemiyordum.

"Asya olamaz değil mi? İzimizi bulması imkansız." Bakışlarımı Güntaç'a diktim. O da silahını kaldırmış her duruma hazırlıklı bekliyordu. Güntaç bilmediğini belirtmek istercesine kafasını iki yana salladı.

"O değil. Onun tarzı değil bu." dedi Ateş düz bir sesle. "Asya burayı bulmuş olsa bizi harekete geçirmeyi tercih etmezdi. İçeri girip gözümüzün yaşına bakmadan öldürüp giderdi bizi. Son hamlemizden sonra garantici davranmak isteyecektir." Dudaklarımı birbirine bastırdım. Ateş tamamen stratejik düşünüyor, Asya'nın hamlelerini tahmin etmeye çalışıyordu. Asya değilse kimdi bu? Kim neden böyle bir saldırıda bulunmak isterdi ki? Bizim Asya dışında kimseyle bir meselemiz yoktu.

"Bilmediğimiz bir şey mi var? Peşinde başkaları mı var?" diye fısıldadığımda Ateş boş bakışlarını bana çevirdi. Gözlerini kıstığında ben de aynı şekilde karşılık verdim. Hesap vermeye hiç de niyeti varmış gibi gözükmüyordu. Ona soru sormamdan nefret ediyordu, alışsa iyi ederdi.

BARINAK MESELESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin