Dua edelim de Kerem bunu fark etmesin! (87. bölüm)

14.7K 545 73
                                    

İyi geceler. Biliyorum çok uzun zaman oldu bölüm paylaşmayalı. Bir çok okuyucum belki beklemekten sıkılıp hikayeyi sildiler kütüphanelerinden ama yapabileceğim bir şey yok malesef. Gerçekten uzun zaman sonra yazmak benim içinde çok zordu. Her nasıl olduysa bugün bir ilham geldi ve yarıladığım bölümü hemen bitiriverdim. Yeni bölümümüzde zaman atlaması var. Beğenmeniz dileğiyle... Hala yanımda olup sabırla bekleyen okuyucularım size çok teşekkür ederim! 

Bu bölümün ithafı Sümeyye ve Hava'ya gidiyor. İkisinin ortak hesabı. Beğenmeniz dileğiyle..

^^Keyifli okumalar^^

****

                           87. Bölüm

Üç ay sonra…

“Ya kereeem! Valla küseceğim artık atmasana!”

“Ahhaha dur, kaçma o zaman sende!”

“Ya atma dedim ama!”

“Hoop! Yakaladım işte seni!” demesiyle ikimizde koşturduğumuz karların üzerine düşüyoruz.

“Kerem ya sırılsıklam oldum senin yüzünden!” diyorum yalandan onu yumruklarken.

İkimizde gülerek düştüğümüz yerden doğrulmaya çalıştığımızda Kerem elleriyle başımdan beremin düşmesini fırsat bilerek saçlarımı birbirine karıştırıyor.

“Ya Kerem inadına mı yapıyorsun?!”

“Ahahaha. Ne yapayım güzelim kızınca çok daha güzel oluyorsun” diyor alayla ve sonra düşen beremi yerden alıp dikkatlice geri taktıktan sonra gözlerini yine gözlerime dikerek;

“Böyle de çok güzelsin…” diyor.

Evlendiğimiz günden bu yana sürekli yaptığı bu iltifatlara her ne kadar alışmış gibi olsam da bu her seferinde utanıp kızarmama engel olmuyor ne yazık ki. Yine aynısını yapıyor işte. Yine karşısında kıpkırmızı kesilmişken delici gözleriyle bana bakarak içimi eritip daha da kızarmama sebep oluyor.

“Aman Kerem ya kalk hadi kalk ısınabileceğimiz bir yerlere gidelim dondum senin yüzünden!” diyerek kalkmaya çalışıyorum oturduğum yerden.

Kerem de onun bakışlarından kurtulmaya çalıştığımı anlamış olacak ki “Hala ne diye utanırsın anlamıyorum” diye söylenerek gelmeye başlarken peşimden, arkamda olduğu için yüzümdeki gülümsemeyi de göremiyor tabii.

“Peki, sana bir şey soracağım” dediğinde kaşlarımı çatarak merakla arkama dönüyorum.

Tam “Ne soraca-“ diyecek oluyorum ki yüzüme fırlattığı kartopuyla yine kurduğu tuzağa düştüğümü fark etmem çok da zamanımı almıyor. Beremden kurtulup yüzüme taşan saçlarımı gözümün önünden çektikten sonra karşımda kahkaha atan Kerem’e “Şimdi görürsün sen!” diyerek harekete geçiyorum hemen.

Elimde yuvarlayıp karı iyice sertleştirdikten sonra Kerem’e fırlatarak hızlıca koşmaya başlıyorum otele doğru. Ama öyle bir hızla koşuyorum ki Kerem’in arkamdan neler söylediğini duymuyorum bile. Otele girmemle nefesimin tükenmesi bir olunca hemen sol taraftaki duvardan destek alarak derin derin nefes almaya başlıyorum. Benden yaklaşık beş on saniye sonra koşarak kapıdan içeriye giren Kerem gözleriyle etrafı tarıyor. Onu bu halde görünce kendimi tutamayıp gülmeye başlasam da, anlık bir endişeyle odaya kadar koşsam mı diye düşünmeye başlıyorum. Ama ben düşünüp karar verene kadar Kerem yanıma gelip beni duvara yaslarken delici bakışlarını fırlatmayı da unutmuyor.

EVCİLİK OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin