Başlangıç

785 21 12
                                    

 Adımını attığı anda içinde onu son derece rahatsız eden bir sıkıntı hissetti. Adımları ufak ve yavaştı ancak her bir adım sıkıntının artmasına sebep oluyordu. Gecenin karanlığı onu sakinleştirsede bu şehir onun için acı demekti. Şehre tekrar dönebilmenin verdiği huzur ve aynı zamanda huzursuzluk armonisi kendi içinde bir ironi oluşturuyordu. Derin bir nefes alıp verdikten sonra bu hissi uzaklaştırmaya çalıştı. Deri montunun şapkasını taktı. Uzaklaştırmaya çalıştığı düşünceleride peşinde sürüklediği gibi yürümeye başladı. Yeni bir başlangıç yapmanın iyi olacağını düşünmüştü. Oysaki bu onun için hiç de kolay olmayacaktı. Acelesi olan insanların çarpmasıyla her seferinde duraksarken gözleri tek bir noktaya odaklanmıştı. Genç bir kız... Hafif dalgalı ve kumral saçları aynı annesini anımsatıyordu genç adama. Saçlarının boyu, rengi hatta kesimi... Tıpkı annesiydi. Hala genç kızın yüzünü görebilmiş değildi. Görme umuduyla onu izlerken elindekileri zapdetmeye çalışmakta daha da zorlanıyordu. Genç kız aniden döndü ve hızla yürümeye başladı. Genç adam bir adım sağa kayıp yana dönmeseydi çarpışmanın kaçınılmaz olduğu aşikardı. Yüzünü görememişti. Başı önüne eğikti ve saçı yüzünü kapatıyordu. Yere bir kağıt parçası düştü. Eline aldığında bunun tam olarak 5 dakika sonra kalkacak otobüsün bileti olduğunu farketti. Genç kızın ardından gittiysede onu göremedi. Otobüse doğru koşarken otobüsün çoktan kalktığını gördüğünde bileti deri montunun cebine koyup yoluna devam etti. Yaptığı şeyin farkındaydı. Dolaylı yollardan genç kızın otobüsü kaçırmasına yani şehri terketmesine yada gitmesine her neyse engel olmuştu. 

 Genç kız sürüklediği valiziyle karşıdan karşıya geçip bir bankta oturdu. Düşünebildiği tek şey hala bu şehirde olduğuydu.  Bu şehrin onun için mutsuzluktan başka bir şey olmadığına çoktan kanaat getirmiş olmasına karşın bir türlü burayı terketme cesaretini gösterememişti. Şimdiyse gidememişti. Demek ki tek başına cesaret yeterli değildi. Fazlasıyla bu şehre tahammül etmişti. Genç kız bir süre daha orada oturup yalnızca düşündü. Hareket etmediği için soğuk onu ele geçirmişti. Kazağının kollarını parmaklarının uçlarına kadar çekti. Elleri ısınmaya başladı. Sünmesini önemsemesine gerek yoktu. Zaten bu onun için önemli değildi. Bu hep yaptığı bir alışkanlıktı. Oturduğu yerden kalktı ve bir süre öylece yürüdü. Yolun karşısında küçük bir motel gördü. Karşıya geçti geçmesine ancak geçerken çok zorlandı. Valizi oldukça ağır ve hantaldı. Yanına her şeyini almıştı çünkü bir daha bu şehre geri dönmek istemiyordu. Bir yıl boyunca biriktirdiği parasından birazını şimdi bir motele vermek zorunda kalacaktı. Kurtuluşa giden her yol mübahtır düşüncesiyle iyi bir oda kiraladı. Asansör olmadığını anahtarı alıp koridora ilerlediğinde farketti.  Ne yazıkki valizi ona sonsuz gelen merdiven basamaklarından teker teker çıkarmak zorunda kalmştı. 

 Genç adam caddenin üzerinde boydan boya en az iki kez tur attı. Buraların ne kadar çok değiştiğini ve eski samimi halini tamamen kaybettiğini düşündü. Genç adam değişmişti. Şehir de değişmişti. Hiçbir şey aynı kalmıyordu. Cebinde anahtarının varlığını hatta yürüyüş ritmini artırdığı zamanlarda sesini hissediyordu. Ancak caddede iki kez tur atmasına karşın evinin olduğu ara sokağa giremiyordu. Caddeyi tekrar boydan boya yürüyüp kendini ara sokağa girmeye zorladı. Ara sokak tamamen ıssız ve karanlıktı. Sadece kendi evleri sağlam duruyordu. Diğerlerinin virane hali genç adamın biraz olsun dikkatini dağıtmıştı. Sokak lambalarının patlamış ve duvarların yazılı olması genç adama sanki yabancı bir yere gelmiş hissi verdi. Oraya bir türlü doğduğum, büyüdüğüm yer adını yakıştıramıyordu. Böyle olmasının beklemiyordu. Belki de böyle olması daha iyiydi. Genç adam artık buraya bağlı olmadığını hissediyordu. Burası onun evi değidi. Artık değildi.

 Odanın kapısını açmasıyla bu motele geldiğine pişman olması bir oldu. Oda tamamen rutubet ve nem kokuyordu. Valizini içeri çekti ve kapıyı ardından ittirdi. Gıcırdayan kapı yavaşça örtüldü. Yavaş ve sakin adımlarla odanın içine ilerledi. Dar koridorin duvarları görüş alanını küçültüyordu. Odayı tamamen gördüğünde biraz olsun rahatlamıştı. ''En azından bi yatak var.'' dedi ve kendi kendine kahkaha attı. Sinirleri ciddi anlamda bozulmuştu. Oysaki onun düşündüğü bu değildi. Yeni bir şehir, yeni bir hayat, yeni bir ev, yeni bir iş... Bir başlangıç... Birde mutlu olmayı düşünmüştü. Üzerini değiştirdi ve dolaptan bir battaniye buldu. Yatağın üzerine uzanıp battaniyeyi kafasına kadar çekti. Hava her ne kadar sıcak olsa da bu onun için önemli değildi. Çünkü bu da bir alışkanlıktı. Bu kadar yorgunluğa dayanamadı ve kendini uykunun güvenli kollarına bıraktı.

 Gelirken yolun üzerinde gördüğü motele doğru yürüdü.  Buraya ilk geldiğinde hissettiği sıkıntı annesine benzeyen genç kızı gördüğünde ve evi tanıyamadığında biraz biraz azalmıştı. Şimdi daha iyi hissediyordu. Bir oda istedi. Yukarı çıkıp odaya girdiğinde ceketini çıkarıp koltuğun üzerine attı. Gömleğini çıkardı. Ve banyoya gitti. Yüzüne soğuk suyu çarptı. Vücuduna düşen su damlaları ürpermesine sebep olsada umursamadı. Yatağa uzanıp düşünürken uyuyakaldı.

EkinoksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin