TPL / Bölüm 25: "Sürtük."

490 26 5
                                    

JUSTIN'İN AĞZINDAN:

Gözlerimi açmaya çalışıyordum fakat beynim ağrıdan iflas edecek dereceye geldiği için gözlerimi açamamıştım.

Dün geceye dair hatırladığım tek şey tekila olayı ve şu Becky denen kızın yanıma oturup "Onlardan mısın?" demesiydi. Gerisinin üzerine siyah bir çarşaf serilmiş gibiydi.

Gözlerimi nihayet açtığımda etrafıma bakındım. Komodinin üzerindeki telefonumu elime aldıktan sonra saate baktım. 12:56. Cidden mi?

Ardından gözüme Alice'in dört cevapsız araması çarptı. Kesin duymamıştım.

Kendime lanetler ve küfürler yağdırdıktan hemen sonra Alice'i aradım.

"Bir sorun mu var bebeğim?" diye sordum gözümü ovuştururken.

"Yoo Justin. Ne sorun olabilir ki? Tabii senin telefona bakmaman dışında."

İnledim. "Ama bebeğim duymamışım."

"Acil bir şey olsa ilk aramam kişi kim Justin?"

"Tabii ki ben." Dünya'nın en net cümlesiymiş gibi söyledim.

"O zaman dün sana neden ulaşamadım?"

"Dedim ya duymamışım--" duraksadım. "Bir saniye, acil bir şey mi oldu dün gece?"

"Ah, herneyse. Bir şey yok. Bir dahaki sefere umarım duyarsın." Ardından telefonu yüzüme kapattı.

İçimden bir ses dün gece kötü şeylerin olduğunu söylüyor. Hemen Alice'in yanına gitmem gerek.

Bir şeyler atıştırmak için aşağıya indiğimde çocukların oturmuş kahvaltı ettiğini gördüm. Fakat gözüme çarpan tek şey oturmuş kahvaltı eden Becky olmuştu.

"Senin burada ne işin var?" Sinirle ona baktım.

"B-ben sadece yiyecek bir şeyler hazırlamışt--" sözünü kestim. "Anladım, yemeğini yedikten sonra toz ol."

Bütün iştahım kaçmıştı. O yüzden odama çıkıp kısa bir duş aldım ve üzerimi giyindikten sonra aşağıya indim. Kapıdan çıkacaktım ki Edward'ın sesi beni böldü.

"Nereye dostum?"

"Alice'in yanına gideceğim."

"Alice sevgilin mi?" Bunu soran Becky'di.

"Bu seni ilgilendirmez."

Arkamdan "Sarhoşken çok daha iyisin!" diye bağırmasına aldırmadım ve kapıyı çarpıp çıktıktan sonra içimden 'sürtük' diye söylendim Becky'e karşı.

Arabama atladıktan sonra çalıştırdım ve Alice'in evine doğru sürmeye başladım.

Evlerine vardıktan sonra kapılarını çaldım. Birkaç dakika bekledim ama açan olmadı. Aklıma okulunun olduğu gelince kendime lanetler okudum ve arabama tekrardan yöneldim.

Arabaya bindikten sonra okula sürdüm. Birkaç dakika içinde vardıktan sonra okula girdim ve Alice'in dolabının olduğu yöne doğru yürümeye başladım. Ortalıkta görünmüyordu. Sınıfına gidip baktığımda yine onu orada bulamamıştım.

Belki bir şeyler yemek için okulun kantinine inmiş olabileceğini düşünüp omzumun çarptığı insanları umursamadan hızlıca kantini bulmaya koyuldum.

Sonunda birkaç kişiye sorduktan sonra bulabildim. Etrafa baktığımda ilk başta göremedim fakat birkaç taramamın ardından Alice'le bir çocuğun masada oturup gülüştüklerini gördüm.

The Passionate LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin