BÖLÜM 1 - SAAT

10.3K 358 70
                                    

Asya bir anda gelen bildirimlerin sesiyle irkildi. Masanın diğer ucunda şarjda duran telefonunu alıp whatsapp'tan arka arkaya gelen mesajları okumaya koyuldu. Çocukluklarından beri görüştükleri kızların bulunduğu gruptu bu. Ama grubun ismi değişmişti.

"Merve'nin doğum günü..."

Kahretsin! En sevdiği arkadaşının yarın doğum günüydü! Asya inanılmaz yoğun bir dönemdeydi ve bu aklından tamamen çıkmıştı. Neyse ki yarına kadar hala vakti vardı. Şimdi ilk iş bir hediye bulmalıydı. Kadınlara hediye almak dünyanın en zor işidir. "Nasıl ya, asıl kadınlara daha kolay. Bir sürü seçenek var." diye düşünüyor olabilirsiniz ama o işler öyle olmuyor...

Seçenek çoğaldıkça kararsızlık artar, her kadının zevkleri farklıdır senin beğendiğini o beğenmeyebilir, kimisinin marka takıntısı olur ve bu işleri daha da zorlaştırır, kimisi de hiç umursamaz -ki bu en makbul gören arkadaştır-.

Asya'nın arkadaşı neyse ki öyle her şeyi beğenmeyen zor tiplerden değildi. Aksine küçük şeylerden daha mutlu olurdu. Mesela yaşanmışlıkları olan hikayesi olan şeylerden.

"Antikalardan..." diye düşündü.

Sonra saate baktı zaten çıkış saati gelmişti ve hemen eşyalarını toplayıp iş yerinin altında bulunan otoparka doğru koşar adımlarla indi.

Kaskını başına geçirip korumalıklarını taktı çantasını bagaja attıktan sonra hemen motorunu çalıştırdı. Motorun ısınmasını beklerken Google'dan en yakın antikacı dükkanlarını araştırmaya koyuldu. Neyse ki çevresinde bir kaç dükkan vardı. Navigasyonu açıp yola koyuldu.

Bulduğu ilk dükkan bir hanın içerisindeydi yani öyle olduğunu düşündü çünkü han kapanmıştı ve Asya'nın bunu öğrenme fırsatı olmadı. Neyse ki biraz ilerde bir dükkan daha vardı bu dükkan Kapalı Çarşı'nın içindeydi oraya motorla giremezdi bu yüzden Beyazıt'a geldiğinde motoru kilitleyip oraya kadar yürümek zorunda kaldı.

Fakat bu dükkanda çoktan kapanmıştı. Asya umudunu kaybetmeye başlıyordu arkadaşına istediği güzel ve anlamlı hediyeyi alamayacağı için üzülmeye başlamıştı.

Tekrar telefonu eline alıp haritaya baktı. Yakınında Fatihte bir dükkan daha vardı son bir umut oraya gitmek için yola koyuldu. Bir kaç dakika sonra ara sokakta bulunan antikacıyı buldu ve henüz kapanmamıştı. Saat iyice geç olmuştu hava çoktan kararmıştı ama bunca uğraştan sonra nihayet açık bir yer bulabildiği için Asya sevinçten havalara uçuyordu. Hiç oyalanmadan dükkana doğru ilerledi tam kapıdan giriyordu ki uzun boylu iyi giyimli genç bir adam kapıdan dışarı fırladı Asya geriye doğru sendeledi adam omzuna çok sert çarpmıştı. Asya bir özür bekledi ama adamın canı çok sıkkın görünüyordu bırakın özür dilemeyi kadının yüzüne bile bakmadan koşarcasına oradan uzaklaştı.

Asya çok sinir olsa da şu an için önemli olan tek şey arkadaşıydı ve ona bir hediye almadan buradan gitmeyecekti. Hemen içeri girdi biraz ilerde elinde büyüteçle bir şey inceleyen orta yaşlı bir adam vardı. Asya'yı görünce başını kaldırıp ona selam verdi.

"Hoşgeldiniz küçük hanım. Size nasıl yardımcı olabilirim?" diye sordu. Adam gülümsüyordu ama bu gülümsemede Asya'yı rahatsız eden bir şeyler vardı.

"Merhaba. Yarın çok sevdiğim bir arkadaşımın doğum günü, antika şeyleri çok sever bu yüzden ona bir hediye bakıyorum." diye yanıtladı adamı.

Adam kurnazdı. Kadının genç ve bakımlı görünüşünden antikadan pek anlamayacağını tahmin etmişti. Ona az önce bir adamdan yok pahasına aldığı saati oldukça pahalı bir fiyata verebilirdi. Ama kadına direk o saati çıkarırsa pek etkili olmazdı bu yüzden ilk olarak pahalı ama çirkin şeyler göstermeye başladı.

Asya adamla birlikte dükkanı gezmeye koyuldu adam ona bir şeyler gösteriyor -broşlar, bileklikler vb.- ama o hiç birini beğenemiyordu. Üstelik fiyatlarda çok uçuktu. En sonunda burada da güzel bir şey bulamayacağını düşünerek yüzü asıldı.

Adam onun artık hazır olduğunu fark etti umutsuzluğa kapılmıştı. Şu an saati göstermenin tam sırasıydı.

"Hanımefendi itiraf etmeliyim ki gerçekten çok zor beğenen birisiniz. Bu da bana sizin oldukça farklı bir zevkiniz olduğunu düşündürdü. Elimde çok nadide bir parça var, kesinlikle sizin için tasarlanmış ve dünya üzerinde sayılı bulunan eserlerden. Aile yadigarı bir parça."

Adamın söyledikleri Asya'nın dikkatini çekmişti ve ondan göstermesini istedi. Adam kilitli bir çekmeceden dikkatlice bir saat çıkarıp getirdi. Asya saati gördüğünde nefesi kesilmişti. Bu inanılmaz güzel ve asil bir parçaydı. Gerçekten arkadaşına layık bir hediyeydi bu.

Adam istediğini elde edeceğini biliyordu. İnsanları artık çözmüştü ve taktikleri çoğu zaman olduğu gibi şimdi de işe yaramıştı. Kadın hiç düşünmeden saati oldukça yüksek bir fiyat söylemesine rağmen satın aldı.

İşte, insanlar umutsuzluğa kapıldığı zaman böyle saçma şeyler yaparlardı...

---

Asya evine geldiğinde soğuktan elleri uyuşmuştu ayaklarını da hissetmiyordu. Aralık sonuydu ve motor kullananlar için dışarısı tam bir kabustu... Isınmak için kendini hemen duşa attı yemek bile şu an ikinci plandaydı onun için. Sıcacık bir duştan sonra kendine hemen bir çorba yaptı eve çok geç gelmişti ve artık yemek yapacak vakti kalmamıştı. Yarın sabah ilk önce işe gidecek akşam da Merve'nin doğum gününü kutlayacaklardı. Bu yüzden çok oyalanmadan yatmayı planlıyordu.

Yemek ve duşu hallettikten sonra artık yatmaya hazırdı ama tam o sırada adamın saati hediye paketi yapıp yapmadığı aklına geldi ve oturma odasına gidip çantasını aldı. Tam da tahmin ettiği gibi paket falan yapmamıştı.

"O kadar söyledim hediye olacak diye! Bari paketi bana verseydi de şimdi paket aramak zorunda kalmasaydım..." diye kendi kendine söylendi genç kadın.

Evin içinde uygun bir hediye paketi ararken bir an aklına saati denemek geliverdi. Zaten daha önce defalarca kullanılmıştı. Kim bilir kaç kişi takmıştı bu saati o da bir kere denese ne olabilirdi ki. Kolunda nasıl duracağını deli gibi merak ediyordu...

Merakı onu alt etti ve hemen saati kutudan çıkardı. Önce sağını solunu inceledi ışığın altına geçip onu hayran hayran izledi. Daha sonra sağ bileğine dikkatlice taktı. Bir şeyleri kırıp dökmekte üstüne yoktu bu yüzden çok dikkat ediyordu daha hediyeyi sahibine teslim etmeden başına bir şey gelmesini istemezdi. Koluna taktıktan sonra hafifçe kendinden uzaklaştırdı ve ne kadar yakıştığına inanamadı. Bu saat gerçek bir tarihi eser gibiydi!

O anda saatin yanlış olduğunu fark etti. Bir kaç saat gerideydi. Nasıl olsa ayarlanması gerekecek diye düşündü ve şimdi ayarlayıp arkadaşına öyle vermeye karar verdi.

Saatin tepe isimli küçük ayarlama düğmesini çekerek akrebi 11'e yelkovanı da 1'e getirerek ayarladı. Daha sonra tepesini geri iterek kapattı.

Fakat bu küçücük hareketin bütün hayatını değiştireceğinden tamamen habersizdi. Her şey sonsuza kadar değişmişti ve artık bu konuda yapabileceği hiç bir şey yoktu.

Asya kendi zamanında son dakikalarını geçirmiş olduğunu çok sonradan anlayacaktı. Artık bu dünyaya ait değildi.

Aslına bakılırsa o zaten hiç bir zaman bu dünyaya ait olmamıştı...

VİKİNG SAVAŞÇISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin