Fesat kas hayvanı! (33. bölüm)

47.8K 790 86
                                    

Merhaba sevgili okuyucularımm :)) öncelikle diyeceğim şu ki sizinde yorumlarınızla birlikte yeni bölüm yayınlamaya devam ediyorum.. Yanlış hatırlamıyorsam eğer sadece 2 kişi mayıstan sonra devam et dedi. diğer herkes haftada bir de olsa razıyız dediler. ve ben bir kez daha bu hikayenin ne kadar çok sevildiğini öğrenmiş oldum. gerçekten beni yaptığınız yorumlarınızla çok fazla mutlu ediyorsunuz. #motivasyon kaynağımsınız beniim (kereme özendim burda :D ) neyse kısacası yeni bölümlere haftada bir diyoruz ama ben her fırsatta yazmaya çalışıyorum yani kendimi haftada bir diye şartlandırmıcam boş olduğum her zamanda yazıp yeni bölümü yayınlamaya çalışıcam sizin için. ama siz yine de bölüm gecikirse lütfen kusuruma bakayınn :(( hepinizi çok seviyorum.. 

bir ikincisi ise ben her bölümü bitirdiğimde şöyle baştan sona bir okurum ve kendimce bir yorum çıkarırım :D sanki bu bölüm biraz komedi tarzı olmuş gibime geldi ki hiç bu şekilde yazabildiğimi bende bilmiyorum. ben yazdıkça kendimle ilgili bir şeyler farkediyorum ve yazmamın tek sebebi siz olduğunuz için bir kez daha teşekkür ederim beğenemeniz dileğiyle heyifli okumalar.. :)) (yine çok konuştum dimi :D ))

**

Uzuun yorucu yolculuğumuzdan sonra o şirin minicik evimize geliyoruz nihayet. Her ne kadar tatilin biraz daha uzamasını istesem de aslında eve gelmemle derin bir oh çekmem bir oluyor. Gerçekten de insanın evi gibisi yok derler ya hani bu deyime tam anlamıyla uyuyorum şuan. Eve geldiğimizden beri kendimi koltuğa atmış koltuğunun önündeki sehpaya da ayaklarımı uzatmış yaklaşık yarım saatten beri hiç kıpırdamadan keyif yapıyorum. Ev o kadar sessiz ki yukarı da duş alan keremin mırıldandığı şarkıyı bile duyabiliyorum. O bir şarkıdan diğerine geçerken bende keyifle onu dinlemeye devam ediyorum. Sesi o kadar huzur verici ki hiç susmasın hep konuşsun, benim yanımda varlığını hissettirsin istiyorum.

Bir süre sonra bu kadar tembellik yeter diyip yerimden doğruluyorum ağır hareketlerle. Hala kapının önünde duran hafifcik(!) bavulumu alıp odaya çıkarıyorum. İçeriye girer girmez bavulumu açıp kirlileri ayırmaya başlıyorum ki gerçekten fazla eşya taşıdığımı kabul ediyorum. Yani içindekilerin neredeyse yarısından çoğuna dokunmamıştım bile! Her ne kadar bu konuda kerem haklı da çıksa tabii ki bunu ona söylemicem! Bavulun tamamını boşaltıp eşyalarımı yerleştirince derin bir oh çekiyorum. Bu işte bitti diye düşünürken açılan kapıdan belinde havluyla kerem süzülüyor içeriye.

 

“Hiiii” derken ellerim gözüme gidiyor. “Ben çıkayım hemen” diyorum ne tarafa gideceğimi şaşırarak. Keremse bu halime gülmeye başlıyor.

 

“Sorun yok Zeynep” diyor rahat tavırlarla. Tabi canım sen karşımda yarı çıplak o muhteşem vücudunla duruyorsun ve gerçekten hiçbir sorun yok! Bence de(!) 

 

“Yok yok çıkayım ben” derken yarı kapalı gözümle zar zor yolunu bulduğum kapıdan bir hışımla atıyorum kendimi dışarıya.

Allahım! Nasıl da kalbim küt küt atıyor öyle. Yok yok gerçekten bu kerem Sayer bana hiiç mi hiç yaramadı. Yani sadece onu görünce bile bu hale geliyorsam… ooff Zeynep at şu düşünceleri kafandan.

Basamakları ikişer ikişer inip koşar adımlarla mutfağa ulaştığımda koca bir bardak su içiyorum. Yani anca kendime gelirim. Sonra mutfağa da girmenin etkisiyle karnımın acıktığını hissediyorum. Yüzümü buruştururken ne yapsam da yesek diye düşünüyorum. Tam o sırada elinde havlu saçlarını kurularken kerem giriyor içeriye.

EVCİLİK OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin