15.BÖLÜM: AİLE GÜNÜ

634K 20.2K 3.5K
                                    

15.BÖLÜM: "AİLE GÜNÜ"

Birinin saçlarımı usulca okşadığını hissedebiliyordum. Ancak bunun bir rüya olduğunun bilincindeydim. Kim, neden benim uyurken saçlarımı okşardı ki?

"Kızım..."

Ah evet, kesinlikle rüyadaydım. Uyuyordum ve annem beni uyandırmak için önce saçlarımı okşamış, sonra da bana her zamanki gibi adımla değil de kızım diyerek hitap etmişti.

"Baban bekliyor, haydi uyan..."

Uzun zamandır bu tarz rüyalar görmüyordum. Aklım Kıvanç'la öylesine doluydu ki ailemle ilgili herhangi bir rüya bile görmüyordum. Buna üzülmem gerektiğini de sanmıyordum çünkü amacım zaten buydu.

"Beş dakika daha..." diye sızlandım. Rüya da olsa tadını çıkarmalıydım.

Film, dizi, roman ya da hayali olan tüm her şeyde başkahramanın annesi sabahları onu uyandırmaya çalıştığında kahraman, beş dakika daha, diye nazlanırdı. Bu sahneler gerçek hayatta da yaşanıyor olmalıydı ama ben bunu daha önce hiç yaşamadığımdan olsa gerek,  yaşanıp yaşanmadığından bile tam olarak emin değildim.

"Henüz hazır değil misiniz hanımlar?"

Babamın sesinden sonra sızlanmayı bir kenara bırakarak göz kapaklarımı araladım. Önce başımda dikilen anneme, sonra da odaya henüz girmiş olan babama baktım. Onları her daim takım elbiseleriyle gördüğüm için şimdi karşımda spor kıyafetleriyle durmaları tuhaf gelmişti.

Annem yumuşak sesiyle, "Kaancığım, aşağıya in sen, biz de hemen geliyoruz," deyince babam başını sallayıp ona gülümsedikten sonra arkasını döndü ve odamdan ayrıldı.

Babam gittikten sonra annem beni zorla yatağımdan kaldırıp banyoya soktu. Öyle garip bir andı ki bu, bir an annemin beni çocukken yıkadığı gibi yıkayacağını bile sandım. Bu bana komik gelirken annem duş alıp çıkmamı söyledikten sonra odama geri döndü. 

Kıvanç'la Çekmece'de uyuduğumuz gecenin ertesi sabahı, Kıvanç erkenden uyanıp beni de uyandırdıktan sonra işleri olduğunu söyleyerek alelacele beni Çekmece'den göndermişti. Evime geldikten sonra yapacak herhangi bir işim olmadığı için, uzun zamandır da ders çalışmadığımı fark edince saatlerce ders çalışmıştım. Akşama doğru saat on gibi yorulduğumun farkına varıp tavanıma iyi geceler diledikten sonra yatağıma girmiş ve kendimi uykunun kollarına teslim etmiştim. İşte bu yüzden şimdi tam olarak bir rüyada olmam gerekiyordu fakat bir rüya nasıl böylesine uzun ve gerçekçi olabilirdi ki?

Kısa sürede duş alıp banyodan çıktıktan sonra annemi kıyafet odamda kıyafetlerimi incelerken buldum. Bir şey söylemeden üzerimde sadece bornozum varken kapı pervazında dikilerek onu izledim. Benim için seçtiği kıyafetleri bana doğru uzattığında gülümseyerek ona teşekkür ettim ve tekrar banyoma girip giyindim.

Aşağı kata indiğimizde beklemekten sıkılmış olan bir adet Kaan Aksoy bulduk. Babam bizi gördüğünde biraz söylendi ama sonra annem onu uyarınca tek kelime daha etmedi ve ceketlerimizi aldıktan sonra beraber evden ayrıldık.

Babam şoför koltuğuna annem de ön yolcu koltuğuna geçerken bana arka koltuk kaldı.

"Nereye gidiyoruz?"

Babam dikiz aynasından bakışlarını bana çevirdikten sonra gülümsedi ve sorumu, "Dağ evimize," diyerek cevaplandırdı.

"Neden gidiyoruz?"

SOLUCAN 1 ve 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin