3.BÖLÜM: BELKİLER

858K 23.1K 10K
                                    

3.BÖLÜM: "BELKİLER" 

Ertesi günümün büyük bir bölümünü Kıvanç'ın buluşmaya gelip gelmeyeceğini düşünerek geçirdim.

Okul açılalı henüz on gün kadar oluyordu. Üniversiteye giriş sınavı bir sonraki sene yapılacaktı fakat ben daha şimdiden kendimi bir maraton yılının ortasındaymışım gibi hissetmeye başlamıştım bile. Hızlı bir zaman akışı baş göstermişti. Tatil boyunca görmediğim arkadaşlar ve adını dahi bilmediğim halde aşina olduğum yüzler, bu akışı hiç yadırgamamış, benim aksime uyum sağlamaya başlamışlardı.

Irmak ve bir diğer yakın arkadaşım olan Deniz de uyum sağlayabilenler arasındaydı. Onlar gibi hissetmiyor olmamı dert etmiyordum aslında çünkü şu anda kafamı yorduğum çok başka bir konu vardı. Bu yüzden okuldan sonra etüt derslerine kalmak yerine şoförümüzden beni parka bırakmasını rica ettim.

Parkın girişine vardığımda gözlerimi hızlıca etrafta gezdirdim. Kıvanç'ı çocukların yanında ya da son dört gündür oturduğu bankta göremeyince hayal kırıklığıyla başımı eğdim.

Ne bekliyordum ki? Gerçekten de gelip hiç tanımadığı biriyle sohbet edeceğini mi?

Yine de umutsuzluğa kapılarak arkamı dönüp gitmeyecektim. İçten içe gelmeyeceğini düşünsem de bir yanım kalmam gerektiğini haykırıyordu, ben de onu kırmayarak beklemeye koyuldum ancak bir süre sonra sıkılmaya başladım.

Oturduğum yerden kalkarak parkın bulunduğu sokağın köşesindeki bakkala gittim. Sırt çantamın içinden bir beşlik çıkarırken içeriye girdim ve içecek dolabından kutu kola aldıktan sonra parayı satıcı kadına uzattım.

Bakkaldan çıkmak üzereyken, "Para üstü!" diye bağırdığında fazlasıyla ruhsuz bir sesle, "Kalsın," dedim.

Dönüp yine aynı banka oturarak kolamı yudumlamaya başladım. Aynı zamanda da Kıvanç'ı taklit ediyor, sevimsiz çocukları seyrediyordum. Önceki dört gün boyunca neden bu parka gelmişti ve neden gözünü bile kırpmadan bu çocukları seyretmişti, bilmiyordum. Delice merak ettiğim bu sorular, ona sormak istediğim yüzlerce sorudan çok sonra geliyordu.

Acaba ona sormak istediğim sorulara dair de bir liste çıkarsa mıydım? Öyle bir etkisi vardı ki merak ettiğim her şeyi bana unutturabilir ya da hevesimi kaçırabilirdi. Bunu daha sonra düşünmeye karar verip birkaç metre uzağımdaki çöp kutusuna döndüm.

Iskalama şansımın düşük olduğunu düşünerek kolumu kaldırdım, gözlerimi kıstım ve elimdeki çöpü hedefe doğru fırlattım. Kola kutusu, konteynırın kenarına çarparak yere düşünce içimden bir feryat koparmak ve başımı bir sağa bir sola sallamak geldi.

"Beceriksiz Solucan..."

Tanıdık gelen sesle birlikte gözlerimi etrafımda gezdirdim, arkamda olduğunu fark edinceyse neşeyle bağırdım. "Geldin!"

"Senin için değil, şuradaki çocuklar için," diye cevapladıktan sonra yanıma oturduğunda kocaman sırıtışımla beraber onu izlemeye başladım. Ama beyefendi çoktan duygudan yoksun bakışlarıyla çocukları izlemeye başlamıştı bile!

"Lütfen bir daha bana öyle seslenme," diye yumuşak bir sesle konuşarak sohbet açmaya çalıştım. Belki ona karşı ılımlı olursam o da bana karşı daha nazik davranırdı.

"Nasıl?" diye sordu bana bakmadan.

"Solucan," dedikten sonra omuz silktim. "Benim bir adım var."

Karşılık vermedi, şaşırmayıp daha fazla üstelemedim. Beni anladığını ve bana bir daha o hayvanın adıyla seslenmeyeceğini düşünüyordum.

SOLUCAN 1 ve 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin