2.BÖLÜM: SENİ ANCAK AŞK İYİLEŞTİRİR

En başından başla
                                    

"Dökül, Sümüklü!"

"Sanırım sonunda âşık olabileceğim birini buldum!"

Gözlerini devirdi ve bu muydu yani dercesine baktı. "Hangi şubede?"

"Ne şubesi?"

"Çocuk bizim okulda değil mi?"

Uzun sayılabilecek bir süre boyunca bunu düşündüm. Kıvanç Vuran benimle aynı okulda okuyor olabilir miydi? Daha önce onu görmediğime emindim çünkü okulumuz kalabalık değildi ve ben neredeyse herkesi tanırdım. Ayrıca bırak okulu, onu daha önce başka herhangi bir yerde görmüş olsam unutacağımı da sanmıyordum.

"Daha önce hiç görmedim onu."

"Ne demek görmedim?" diye sorduğunda biraz sonra bana kızacağını anlayarak hemen kendimi savunmaya geçtim.

"Ya hani birkaç ay önce seninle bir liste hazırlamıştık ya... İşte, ben o listedeki özelliklere uyan erkeği buldum ve gidip onunla tanıştım!"

Gözleri büyürken dudakları da hafifçe aralandı, bu haliyle fazlasıyla komik olduğunu düşündüm. Ona bir çizgi film karakterine benzediğini söyleyecektim ki "Ne yaptım dedin sen?" diye hayretler içerisinde sorarak lafı ağzıma tıktı.

"Gidip onunla tanıştım."

Zaten bildiği ve kesinlikle anladığı cümleyi bir kez daha tekrarladığımda gözleri mümkünmüş gibi biraz daha irileşti. Bence ortada bu kadar büyütülecek bir olay yoktu.

"Sakın bana, ona çıkma teklifi ettiğini söyleme..." diyerek vereceğim cevaptan korkarcasına konuştuğunda biraz önce ne için gözlerini büyüttüğünü anlamış oldum.

Eğer Kıvanç'la sevgili olmak gibi bir düşüncem veya isteğim olsaydı bunu pekâlâ yapabilirdim fakat ben ona sadece âşık olmak istiyordum bu yüzden ona çıkma teklifi etmek gibi bir hamlede bulunmamıştım.

"Hayır, sadece bir süre takılacağız."

"Ne saçmalıyorsun sen?"

"Ona âşık olabilmem için bana yardım edecek ve ben de onun yardımlarını boşa çıkarmayarak ona âşık olacağım! Ve şey... Ben ona âşık olduktan sonra da biz görüşmeyi keseceğiz."

Dilini üç kez şaklattıktan sonra sol elini yumruk yaparak havaya kaldırdı ve ben kaçamadan kapı tıklatıyormuşçasına kafama iki kez vurarak, "Aptalsın," diye konuştu. Elimle biraz önce vurduğu yeri ovuştururken dudaklarımı büktüm ama o, bu yaptığımdan hoşlanmadığını belli edercesine yüzünü buruşturdu. "Onca şeyin arasında bir de ne olduğu belirsiz biri için aşk acısı mı çekeceksin?"

"Bilmiyorum, emin değilim. Sanırım evet... Yani galiba..."

"Çocuk sana deli divane bir şekilde âşık olur ve seninle görüşmeyi kesmek istemezse ne yapacaksın peki? Sevgili olup sonra da evlenecek misiniz?" diye benimle dalga geçtiğinde ona gözlerimi kısarak baktım.

Kısık baktığımda sanki gözlerimden lazer ışını çıkıyormuş gibi hissediyordum ve o da bunu biliyordu ama hiçbir zaman doğru yerde gözlerimi kısamamıştım. İşte şimdi tam yerindeydik bu yüzden epey mutluydum. "Söz verdi, bana âşık olmayacak."

Ona sen rahat ol dercesine bakmak istesem de diğer insanlar gibi bakışarak anlaşamadığımdan ifadesiz bir şekilde bakakalmıştım.

"Peki, ona ne söyledin? Yani seninle bir süre takılması için?"

Dudağımın sol kenarı hafifçe yukarı doğru kıvrılırken zihnimde o anki görüntüler beliriverdi.

"Sana âşık olmama izin verir misin?"

Kıvanç'a sorarken kullandığım ses tonumla konuştuğumdan olsa gerek, Irmak oldukça şaşkın görünüyordu. Gözlerini bu derece büyütmesinin başka bir açıklaması olamazdı, değil mi?

"Bu kadar düşeceğini tahmin etmemiştim!" diye isyan edercesine konuştuktan sonra yatakta sırtüstü uzanıp bu kez kendi kafasına vurmaya başladı.

Neden kendi kafasına vurduğunu anlamazken "Vurma, aptal olacaksın," diyerek durdurmaya çalıştım onu. Sanki bunu dememi bekliyormuş gibi anında durdu ve gözlerini bana çevirdi.

"Senin gibi değil mi? Anlamadın mı kızım, seninle dalga geçmiş."

Kaşlarımı çattım. "Hayır, gayet ciddiydi."

"Kesinlikle seninle dalga geçmiş, Nehir!"

Moralimi bozmasına izin vermeyip "Yarın buluşmak için sözleştik bile!" diye müjdeledim.

"Gelmeyecek," diye kesin bir ses tonuyla konuştuğunda şüpheye düşmüş olsam da biraz önceki gibi, "Gelecek," diyerek kendimi savundum.

Çok kısa bir süre sonra bu konuşmanın bir tartışmaya döneceğini fark ederek ayağa kalktım. "Ben gidiyorum. Malum, yarın okul var..." Arkamdan yastık atınca kahkahalarla basamakları indim ve Ebru teyzeye veda edip evden ayrıldım.

İki sokak aşağıdaki evime gidebilmek için kaldırımda yürümeye başladığımda altı ay öncesine ait bir anıyı hatırladım. Âşık olmak için liste hazırlama zahmetine neden girdiğime dair bir anıyı...

Dertli bir şekilde oturduğum bankta denizin öfkeli dalgalarını izlerken yanıma gelen yaşlı bir teyze, bana neden üzgün olduğumu sormuştu. Önce çekindim, ne de olsa o hiç tanımadığım biriydi ve kendimi ona açmak benim için kolay olmazdı. Ama bana öyle şefkatle bakıyor ve elimi öyle sıkı tutuyordu ki bir anda çözülüverdim. Sanki yıllardır bu anı bekliyormuşum gibi çocukluğumdan beri yaşadığım her anı anlattım ona.

Konuşmayı bitirdiğimde gözleri dolu doluyken bana kendini hikayesini anlatmaya başladı. Marmara Depremi'nde kaybettiği ailesinden bahsetti. Meğer o gece çocuklarını, annesini, babasını, kardeşlerini ve daha nicelerini kaybetmiş o. Kendisi de eşiyle birlikte eşinin Trabzon'daki ailesinin evindeymiş. Haberi alınca kahrolmuş ve yıllar geçse de bir türlü kendine gelememiş. O günden sonra günlerinin nasıl geçtiğini hiç hatırlamıyormuş. İlaçlarla bile zor ayağa kalkabiliyormuş. Eşiyle konuşmayı kesmiş, kendini tamamen dış dünyaya kapattığı bir dönem bile yaşanmış. Derken nasıl olduysa yıllar içerisinde hayata yeniden karışabilmiş. Onu hayata döndüren eşinin büyük aşkıymış. Kırk iki yıldır evlilermiş, birbirlerine ilk günkü kadar âşıklarmış. Birbirlerinden başka kimseleri yokmuş. Aşk olmadan hayatın çekilir bir yanı olmadığını düşünüyormuş.

Maziye dayanan uzun konuşmasını bitirdikten sonra elimin üstünü yavaşça okşamış, dikkatimin tamamen onda olduğunu görünce bana büyük bir sır veriyormuş gibi, "Âşık ol," demişti. "Seni ancak aşk iyileştirir!"

Bu karşılaşmadan sonra ben de kaybedecek neyim var ki diye sordum kendime. Aşktan kaçan ben, bu kez kovalar olmuştum ama olmadı, üç ay boyunca aradım taradım yine de okuldaki hiçbir erkek ilgimi çekmedi. En sonunda âşık olabileceğim erkeğin özeliklerinin listesini çıkarmaya ve bu doğrultuda birini aramaya karar verdim. Düşüncemi Irmak'la paylaştığımda benimle dalga geçse de eğleneceğimizi düşünmüş olmalıydı ki daha sonra kabul etti ve birlikte beş maddelik bir liste hazırladık.

Aradan tam üç ay geçti ve ben nihayet bugün listemdeki bütün maddelere uyan erkeği bulmakla kalmayıp onunla anlaşma bile yaptım. Ona âşık olacağımdan emin olduğum kadar onun da anlaşmanın kurallarına uyacağına emindim. Öte yandan bir türlü emin olamadığım bir şey vardı ki o da düşündükçe mideme kramplar girmesine sebep oluyordu.

Kıvanç yarınki buluşmamıza gelecek miydi? 

SOLUCAN 1 ve 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin