20

700K 13.4K 710
                                    

Aklımda birkaç soru işareti vardı. Okul müdürü her öğrenciyle bu kadar ilgili miydi yoksa Meriç'in aile eksikliği yüzünden okul müdürü olarak burslu öğrencisinin yanında mı oluyor şüphelerim büyümüştü. Özel bir bağ olduğunu düşünüyordum. Ömer herkes kadar bilgi sahibi gibi görünmeye çalışsa da Meriç hakkında çok özel şeyler biliyordu. Birinin onu nasıl etkileyebileceğine dair fikir verecek kadar.

Meriç'in ailesi deyince gözümde sadece bir baba figürü beliriyordu. Nedense kaldırımdan aşağıda kalan karanlık, boyaları dökülmüş bir evde, alkolden şişmiş göbeğiyle pos bıyıklı çatık kaşlı ilgisiz bir babanın yanında resim yaparak belki de hayatını kurtarmaya çalışan başarılı bir çocuk.

Okul müdürü onun geleceği için arkasında duruyordu. Profesyonellik bir yana... Bu çizdiğim resimde ben de öğrencimin yanında olurdum. Benim yüzümden böyle bir babayla yüzleşmesi gerekti diye canım öyle sıkılıyordu ki her tarafımdan sivilce çıkaracaktım. Derim huzursuzluğum sonucunda kaşınırken dersler geçmek bilmese de kendimi sık sık uyandırıp anlatılanlara kulak veriyordum. Dersleri iyi dinleyerek ve öğle molasında kütüphaneye kapanarak kötü başladığım lise hayatımı iyi toparlamıştım. Sonunda istediğim olmuştu.

Okuldaki negatif her adımı anında ebeveynime yetiştiren yeni okulum derslerime katılımımın değişmesini de o haftanın son günü aynı şekilde aileme iletti. O bana bir adım gelmişti. Ben de ona bir adım gitmenin fena olmayacağına karar vermiştim.

Meriç'in de okula uğramadığı günlerde derslere kafayı vermek çok da iyi olmuştu. Onu ve ailesini düşünmek ruhuma eziyet ediyordu.

"Öğretmenlerin senin hakkında çok güzel şeyler söyledi. Uyum sağladığından ve derslere ilginden bahsettiler. Gurur duydum."

Akşam yemeğini okuldaki toplantı yüzünden bir saat geç yiyorduk. Biyolojik babam, üstünü bile değiştirmeden karşıma geçip yemeye başlamıştı. Sabah onu gördüğüm takımı yoktu üstünde. Veli toplantısı için daha şık bir şeyler giymişti.

Yüzündeki heyecanı görmemek mümkün değildi. Acemi ebeveynlik böyle bir şeydi herhalde. Annem de öğretmenlerimi dinlemeyi severdi ama bir süre sonra normalleşmeye başlamıştı. Biyolojik babamınsa yüzündeki gülümseme ve gözlerindeki parıltı eve dönüp yemeğe oturduğunda bile devam etti. Heyecanı göğsüme bir sıcaklık yaysa da gurur duyması kırık kanatlarımı onaracak kadar güçlü değildi.

"Notlarım yüksek olacak diye anneme söz verdim."

Mahcup bir gülümsemeyle dudaklarını yoğurarak başını salladıktan sonra başını tabağına eğdi. Gururlu bir ebeveyn olma heyecanını elinden aldığımdan içim çok rahat olmasa da bunu kurtarmak için bir şey yapmadım.

"Buna sevindim."

"Çok çalışıyor, maşallah! Yorulmuyor da Vural Bey. Meyve, fındık, fıstık veriyorum hep güçsüz düşmesin diye. Bir lokmacık canı var."

Gülerek "Sevdiği yemekleri yap."diye bir öneride bulundu.  Zorla karnabahar yedirmeye çalışmalardan bugünlere...

"Sevmediğinde pek yemiyor. Hala çocuk ne de olsa."

Benimle uğraştığını anlasam da ters bir bakış atmaktan kaçınmadım. Göz kırparak tabağındaki sebzelere döndü.

İyi anlaşası vardı herhalde. Akademik başarım onu kedi gibi bir baba yapmıştı. Ondan intikam alıp canını sıkmanın en iyi yolu maalesef ki okul notlarıydı ve ben bunu, onu üzmek için bile yapamazdım.

"Yarın bir şeyler yapalım mı? Hepimiz için yoğun bir haftaydı."

Bu teklifiyle gözlerimi Nursiş'e çevirdim. Babam ona baktığımı fark edince çatalını tabağının yanına bıraktı.

Kötü Çocuk I & IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin