"Ben de senden kızını kaçırmıyorum. Öyle yapsam seni evime davet etmezdim. Demek istediğimi daha sakin bir kafayla düşündüğünde bana hak vereceğini biliyorum."

"Bir bok bilmiyorsun sen!"

"Anne!"

"NE?"diye bağırırken ayağa kalktı. Bir şeye sinirlendiğinde etrafta volta atar, saçlarını sık sık düzeltir ve içindekini kusana kadar o konunun altını üstüne getirirdi. O anın geldiğini biliyordum. Sanırım, göz ucuyla baktığımda onun da bildiğini görmüştüm, babam da biliyordu. Rahatça arkasına yaslandığı berjerde bacağını diğerinin üstüne atmış annemi izliyordu.

"Bir hata yaptım ve sorumsuz babanın hala baban olduğunu düşünüp kızımın babasını tanıması gerektiğini düşündüm. Hem de üniversite öncesi bunun iyi olabileceğini." Elleri saçlarına gitmeye başlamıştı işte. "Nasıl böyle olabileceğine inandım?"

Bize sormuyordu.

"Az önce küfür ettin."dediğimde "Ay Kayla!"diyerek bana döndü. Yüzü buruşuktu. "O gittiğin yerde daha beterlerini duymadın mı?"

Bu savunması hiç mantıklı değildi.

"Senden duymadım."dediğimde bana aldırış etmeden yürümeye devam etti. Babam eliyle bana sabırlı ol işareti yaptıktan sonra yüzüne doğru kaldırıp çenesini avucuna yasladı.

"Şimdi bir de birlik olup beni suçlu çıkarmaya çalışıyorsunuz ama size bir şey söyleyeyim mi? Pişman olacaksınız. Baban senin her şeyini göremeyeceği için rahatlığın içinde istediğini yapmayı dilediğini görmediğimi mi sanıyorsun? Pişman olacak. Olacak ama çok geç olacak! Bu beni mutlu etmez mi?"dedikten sonra durdu. Babama bakıyordu. "Çok mutlu eder!"

Yeniden arkasını dönmüştü. "Ama söz konusu benim kızım!"

"O benim de kızım."

"Evet! Yıllar sonra hatırladın!"

"Öyle olmadığını biliyorsun!"

"Ya kes!"dedi yeniden babama dönüp. Çok sinirlenmişti. Onu neyin daha çok sinirlendirdiğini anlamaya çalışıyordum. Üstümdeki kontrolünü kaybetmesi mi, babamın söylediğinin olması mı, benim babama daha yakın durmam mı...

"Senin mükemmelliyetçiliğin yüzünden bu çocuk babasız büyüdü be! Her şey tam olsun, kendimi çaresiz hissetmeyeyim, param olsun, evim olsun, mülküm olsun, vaktim olsun! Baba olmak böyle bir şey mi sanıyorsun?"

"Evet, bu tartışma burada sona erdi." Babam da ayağa kalkmıştı ama sakin gözüküyordu.

"Nazlı, Kayla burada kalıyor. İstediğin kadar seni misafir edebiliriz ama fikrim değişmeyecek. Eğer savaşalım dersen mahkemede hallederiz. Üniversite öncesi bunları yaşamamızı istiyorsan yaşarız. İnan bana benim için sorun değil. Kızımdan vazgeçmiyorum. Bitti!"

"Bitmiş!"

"Evet, bitti!"

Annem kafasını bana çevirdiğinde benim cevabımı çoktan bildiğini biliyordum. O, beni, benden daha iyi tanıyordu. Babama bunları söylettiren şeyin benden kaynaklandığını bildiğine emindim. Neler olduğunu bilemezdi ama onun aklına bunu sokan kişinin ben olduğumu bildiğini, bana bakışlarında görmüştüm.

"Kızımla baş başa konuşacağım."

Babam buyur diyerek elleriyle havaya bir servis açtıktan sonra arkasını dönüp çıktı. Dış kapının da sesi duyulduğunda annem ayakta dikilmeyi bırakıp yanıma oturdu.

"Seninle tartışmayacağım, Kayla ama tek bir olay daha olursa babanın ne dediği umurumda olmayacak ve inan bana avukatlarından korkmuyorum."

Bir şey söylemedim. O noktaya gelmesini istemezdim.

"Gideceğim ama gitmeden önce o arkadaşınla tanışacağım. Nasıl olur ona sen karar ver ama bu görüşme olacak."

Ayağa kalktığında elini tutup onu durdurdum. "Aramızda öyle bir şey yok."

Bunun onu ikna etmeyeceğini çok iyi biliyordum ama elimden daha fazlası gelmiyordu. Şansımı denemek zorundaydım çünkü onları tanıştırmak istemiyordum. Annem yumuşama belirtisi göstermeyen yüzünü bana çevirip "Onunla tanışacağım."dediğinde inadımı sürdürdüm.

"Ona bunu nasıl açıklayabilirim? Berkan gibi değil o anne."

"İyi hatırlattın. Berkan haftada bir yanıma uğruyor. Seninle artık hiç konuşamadığını söylediği halde beni ziyarete geliyor ama kendi kızım beni haftada bir bile aramayarak cezalandırdı."

Elini benden kurtardıktan sonra bedenini tamamen bana döndü.

"Bu şehrin sana ne yaptığına bir bak!"

"Seni aramadım çünkü beni istemedin. Kızmıştım."

"Kayla senin bana kızgınlığın bir gün bile sürmezdi."dediğinde neden bilmiyorum ama saçma bir gülümseme yüzüme yerleşti ve hiç düşünmeden kelimeler ağzımdan döküldü. "Galiba gözden ırak olan gönülden de ırak oluyor."

Annem şaşırarak kaşlarını kaldırdığında "Öyle demek istemedim."desem de öyle demiştim işte. Önemli der değil gibi kafasını salladıktan sonra çantasını alıp omzuna taktı. Ayağa kalkıp "Anne..."dediğimde elini kaldırarak beni susturdu.

"Nerede görüşeceğimizi haber verirsin."

"Bileğime ne olduğunu sormadın bile!" Kapıdan çıkmadan önce durdurmuştum onu. Durduğumu sanıyordum.

"Nasıl ve neden olduğunu öğrenmek korkutuyor beni."

Çıkıp gitti. Hiçbir şey diyemedim. 

Ona neden bile diyememek, her şey bu kadar mı kötü gözüküyor diye düşünmek karnıma sebepsiz bir ağrı armağan ettiğinde koltuğa uzanıp yastıkların beni çiğnediğini hayal ettim ve sonra istemeyerek de olsa bir mesaj yazdım.

Gönderilen: Meriç

Görüşmemiz gerek.

Kötü Çocuk I & IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin