36

727K 13.9K 451
                                    

Galanın yapılacağı otele geldiğimizde mideme saplanan görünmez baltaya rağmen derin bir nefes alıp babamın koluna girdim.

Meriç ile konuşmamıştım. Geleceğimi, eğer Ömer'den öğrenmediyse bilmiyordu. Onun da abisinden öğrenmiş olması gerekiyordu öncesinde. İkisiyle de hiç konuşmadım ama Neşe'ye söylemiştim. Bu yüzden ikisinin de bilebileceğini tahmin ederek etrafta onları arıyordum.

Çok da resmi olmayan şık bir etkinlikti. Katılımcılar, organizatörler ve diğer davetlilerin oluşturduğu kalabalık beklediğimden fazlaydı. Meriç'i ilk bakışta göremeyeceğim kadar fazla.

Yanımızdan geçen biri sanki beni tanıyormuş gibi derin derin baktığında gözlerimi kaçırıp başka tarafa baktım. Tuhaf bir andı. Hatırlayamadığım insanlarla karşılamayı sevmiyordum. En kötüsü de konuşmaya başlayıp hala hatırlamadan o konuşmayı sürdürmeye çalışma evresiydi. Bu yüzden yolda insanların yüzüne bakmadan yürürdüm.

"Önder'i gördüm. Yanına gidelim mi?"

Babamın işaret ettiği tarafa baktım. Ömer orada değildi. Kolundan çıktıktan sonra "Ben Ömer'i bulayım."dedim.

"Anlaştık. Dikkatli ol."

Böyle bir davette ne yapabileceksem diye düşünerek gülümsedim ve arkamı dönüp kalabalığın arasına karıştım.

Başka bir koridora döndüğümde onları aramayı bırakıp asılı resimlere bakmaya başladım. İlkokulda katıldığım bir yarışma harici resimle özel bir anım yoktu. Fırça darbelerini yorumlayamazdım. Renkleri yorumlayamazdım ama bir resme baktığımda bende bir his uyandırıp uyandırmadığını ayırt edebiliyordum. Derecelerini bilmediğim resimlerin bazılarını kendime daha yakın hissetmiştim.

"Naber, yeni?"

Sesini tanıdığım için arkamı dönme ihtiyacı hissetmeden cevap verdim Bora'ya.

"Yeni sayılmam."

"Sen, yenisin, yeni. Yenilik getiren bir yeni."

"Öyle diyorsan..."

"İncelemen bittiyse gidelim mi?"

"Nereye?"

Koluma girip döndürdüğünde Meriç'i gördüm.

"Bileğine ne yaptın?

"Boş ver."

Ömer "Merhaba, Kayla!"diyerek önümde durduğunda "Merhaba."dedim ama ilgim duvardaki resimdeydi. Bora'nın kolundan çıkıp resme biraz daha yaklaştım. Benim resmim... Yani Meriç'in resmindeki ben.

Kaşlarını çatarak bakmış, sinirli, gergin ve rahatsız gözüken bana baktım. Dudaklarını kapatan el ona ait değilmiş gibi bu durumdan hoşnut olmadığı gözlerindeki derin rahatsızlıktan anlaşılıyordu. Resimdeki elimi inceledim.

Yüzük parmağımdaki ben bile vardı. Ona bile dikkat etmesi şaşırtıcıydı ama işine ne kadar önem verdiğini düşündüğümde o kadar da şaşırmamalıydım. Gözlere tekrar baktım. Kaşlar çatılmıştı ama gözlerdeki derinliğin tamamı sert değildi. Yumuşak bir şey vardı. Babamla savaşırken hissettiklerim aklıma geldiğinde gözlerim yanmaya başladı.

Kızgın, huysuz kız bana bakarken anlamaya çalışıyordum. Resimden biraz daha anlamayı diledim ama dilemek ve harekete geçmek için çok geçti sanırım. Yine de ona bakarken rahatsız hissetmiştim. Çırpınıp durduğum ve kendime içimdekileri itiraf edemediğim günler bir tuvalin üstünde bana bakıyordu. Bunların hepsini gerçekten görmüş olabilir miydi yoksa tesadüf müydü...

"Büyüleyici."

Yanıma tanımadığım biri gelmişti. Resmi bir süre inceledikten sonra başını hafifçe sallayıp döndü ve beni fark etmeden yanımdan ayrıldı.

Kötü Çocuk I & IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin